SOSYAL ÇALIŞMA DİSİPLİNİ VE MESLEĞİNDE KAVRAM SORUNU

Prof. Dr. İlhan Tomanbay
Hacettepe Üniversitesi
Sosyal Hizmetler Yüksekokulu

Bilim ve Ütopya dergisi bu yazıyla yeni bir yaşam, çalışma ve uygulama alanını ve bir mesleği yazı dağarına almış oluyor. Bu yeni alan sosyal hizmetler alanıdır. Bu yeni meslek sosyal çalışma mesleğidir. Bu yeni uygulama sosyal hizmet uygulamalarıdır ve bu mesleğin çalıştığı nüfus grupları da her toplumda varolan özel gereksinim gruplarıdır.

Yukarıdaki parağrafta, biliyorum, özelde bu dergi okurlarının, genelde Türkiye’de birçok kişinin çok tanış olmadığı kavramları kullandım. Bu, bu dergi okurları ve genel okur kitlesi için farklı bir dil.

Bu kavramlardan sosyal hizmet, dar anlamda, toplumda yaşayan ve yaşamını kendibaşına, özgücüyle sürdürme olanağına ya doğuştan sahip olamamış ya da bu olanağı geçici olarak yitirmiş kimselere yaşamlarını sağlıklı, sorunsuz ya da enaz sorunla sürdürebilmelerini ve toplumla uyumlarını sağlama amacıyla, verilen her türlü hizmete verilen addır. Yani, toplumda tekbaşına yaşamaları bir yönüyle aksayan, aksayabilen insanlara verilen ekonomik, kültürel ve psikososyal destek hizmetleridir sosyal hizmetler.

Aynı parağrafta geçen ve sağlıklı yaşamaları için başka bireylerin, grupların (yardım gruplarının), gönüllü kuruluşların, özel kuruluşların ve devletin dizgeli, düzenli, belirli bir disiplin içinde verdiği hizmetler sosyal hizmetlerdir.

Bu hizmetler zamanımızda bu konuda belli bir eğitimden ve öğrenimden geçen, bu işlerin disiplinini almış, bilgisiyle donanmış, beceri kazanmış kimselerle yapıldığında mesleki hizmetler durumuna geliyorlar. Kentlileşmiş toplumların bireysel, grupsal (aile de içinde) ve yerel toplumsal (topluluk) boyutta sorunlarının çözümü için tarihsel düzlemde geliştirilmiş olan sosyal çalışma zamanla meslekleşen yardımların adıdır. Nasıl bir meslek? İnsana her türlü, ekonomik, kültürel ve psikososyal yardımı bilimsel bilgi ve uygulama becerisi içinde, belirli bir bilimsel disiplin ve mesleksel etik çerçevesinde yapan, bunun için belirli müdahale araçları, stratejileri, yöntemleri, teknikleri geliştirilmiş olan bir meslek.

İlk parağrafta geçen özel gereksinim grupları deyişi de, ya doğuştan (zekâ özürlüler, ortopedik özürlüler, akıl hastaları vb.) ya yaşamının herhangi bir döneminde (çocuklar, gençler, yaşlılar vb.) ya da geçici bir evresinde (öğrenciler, hastanelerdeki hastalar, cezaevlerindeki hükümlüler, gebe kadınlar, tüketiciler, göçmenler vb.) karşılaştıkları sorunları tekbaşına aşma gücünden uzaklaşmış, toplumda insanca yaşabilmek için bir başka kişinin, kurumun, kuruluşun sürekli ya da geçici yardımını gerekseyen insan gruplarını anlatır. Bunlar, toplumda sürekli ya da geçici olarak ekonomik güçleri bulunmayan, üretken olamayan, toplumla uyumları bozulmuş insanlardır. Sosyal çalışma mesleğinin deyişiyle sosyal sağlıkları bozuk ya da bozulmuş, sosyal sağaltım, sosyal bakım, sosyal rehabilitasyon ve sosyal yardım gereksinimi içinde bulunan insanlardır. Özetle bunlar, çocuklar, gençler, yaşlılar, kadınlar, göçmenler, hastalar, özürlüler, tutuklular ve hükümlüler, AIDS’liler, eşcinseller, uyuşturucu bağımlıları, alkolikler, ana olacaklar, yeni ana olmuşlar, üniversite öğrencileri, sokak çocukları vb.’dir.

Sosyal hizmetler, tarihin eski çağlarındanberi, ya bireyler tarafından insani güdülerle ya da kurumsal boyutta (dinsel kurumlar, kilise), ya Tanrı ve cehennem korkusuyla ya cennet dürtüsüyle ya da maddi ve manevi çıkar hesabıyla dizgesiz, düzensiz ve günübirlik yapılmaktaydı. Sanayileşme ve kentleşmenin ortaya çıkmasıyla bu yardımlar meslekleşti ve belirli bir disipline oturdu; eğitimi başladı.

Türkiye’de sosyal çalışma mesleğinin öğrenimi ilk olarak 1961 yılında Ankara’da başlatıldı. (Nasıl başladığı ve gelişme süreci ayrı bir öyküdür; başka bir yazının konusudur.) O günden buyana Türkiye’de 3000 dolayında sosyal çalışmacı yetiştirilmiştir. Bugün sosyal çalışmacı yetiştiren yükseköğrenim kurumu bir tanedir ve bu da Hacettepe Üniversitesine bağlı olan Sosyal Hizmetler Yüksekokuludur[1].

Görülüyor ki bu alanda rekabet ortamı yoktur. Sosyal çalışmacı eğitiminde bilimsel rekabet bulunmamaktadır. Teksesli bir yükseköğretim sürdürülmektedir. Bunun sonuçları acıdır ve bu yazının konusu bu acının bir boyutunu ve ancak temel bir boyutunu sergilemektir. Sosyal hizmetin, sosyal çalışmanın bilim ve meslek dili (terminolojisi), öğretiminin başlamasıyla başlayan ve çeviri hatalarından kaynaklanan yanlışlıklarla yüklüdür. Önceki satırlarda özetlediğim nedenlerle de kendisini bulamamıştır, üretememiştir, geliştirememiştir ve yenileyememiştir.

Sosyal çalışma bilimsel disiplininin ve mesleğinin varolan meslek terminolojisi yanlışlarla dolu, dilbilim (linguistics (İng.); Sprachwissenschaft (Alm.) ve dilbilgisi (grammar (İng.); Grammatik (Alm.) kurallarına uymayan bir terminolojidir. Bu yazıda bunları açıklamaya ve örneklendirmeye çalışacağım[2].

Sözkonusu mesleğin İngilizce adı “social work”tür; yani “sosyal iş”, yani “sosyal çalışma”. Almancası da aynı anlamı taşır: “Sozialarbeit”, Fransızcası da: “social travail”. Meslek elemanının adı da, sırasıyla, “social worker”, “SozialarbeiterIn” ve “social ouvrier”dir; yani, sözcüğe dayalı çeviride “sosyal işçi” ya da Türkçe mantığına daha uygun deyişle “sosyal çalışmacı”. (Bunun yanısıra, Almanya’daki Türk meslek elemanları arasında “sosyal çalışman” da kullanılmaktadır.) Meslek, öğretim kurumu ile Türkiye’ye girmeden önce çeşitli yerlerde adının Türkçeye çevrilmesi gerektiğinde “sosyal tamirci” ve “sosyal işçi” kavramlarının kullanıldığına rastlanılmaktadır. Kuşkusuz, ne olduğu bilinmeden… Meslek, ABD’de geliştirilen İngilizce literatürü ile Türkiye’ye giriş yaptıktan sonra Amerika’da yayınlanan meslek kitapları hızla Türkçeye çevrilmiş ve bunlarda “sosyal hizmet”, “sosyal çalışma”, “sosyal çalışmacı” ve “sosyal hizmet mütehassısı” kavramları kullanılmıştır.

Bu süreçte, Sosyal Hizmetler Akademisi’nden o yıllarda mezun olanlar için “mütehassıs” terimi daha okşayıcı olduğu için benimsenmiş ve başlangıçta, çevirdikleri kitaplarda doğru bir seçimle sosyal çalışma ve sosyal çalışmacı kavramını kullananlar bile daha sonra “sosyal hizmet” ve “sosyal hizmet mütehassısı” kavramını yeğler olmuşlardır[3]. Yanlışlık nerededir?

Baştanberi “social work” karşılığı olarak “sosyal hizmet” kavramı yerleştirilmiştir. Oysa, “sosyal hizmet” İngilizce’de, meslek terminolojisinde kullanılan “social service”in karşılığıdır. Almanca’da da bu kavram vardır: “sozialer Dienst”. İngilizce ve Almancada iki ayrı anlam, sosyal çalışma ve sosyal hizmet, iki ayrı kavramla karşılanırken, sanki Türkçe iki ayrı anlamı karşılama zenginliğine sahip değilmiş gibi “social work” ile social service”nin ikisi de “sosyal hizmet” kavramıyla karşılanmaya başlanmıştır ve bu böyle süregitmektedir. İngilizce ve Almanca’da “social work/Sozialarbeit” mesleğin adı, “Social service/Sozialer Dienst” mesleğin çalıştığı alanın adı olarak kullanılmaktadır. “Sosyal hizmetin başlıca sorunları” gibi bir tümce kurduğumuzda da sosyal çalışmayı mı sosyal hizmeti mi, yani mesleği mi hizmet alanını mı kastettiğimiz anlaşılamamaktadır. Zengin Türkçeyi bilim dünyasında zenginleştirmek varken her ikisine de sosyal hizmet diyerek daraltmak bilimle uğraşanların da bilimin de gelişmelerini de güçleştirmektedir.

Bu arada ciddi bir sakatlık da aynı anlamda olup da birbirinin tekili ve çoğulu olan “sosyal hizmet” ve “sosyal hizmetler” kavramlarına farklı anlamlar yüklenilmesidir. Yanlış yerleştirmeye göre sosyal hizmet mesleğin adı, sosyal hizmetler alanın adı olmaktadır. Oysa, Türkçede bir çoğul ekiyle bir sözcüğün anlamının farklılaşması olanaklı olmasa gerektir.

Bu çarpık durum başka yanlışları da beraberinde getirmektedir. Örneğin Sosyal Hizmetler Yüksekokulu’nun İngilizcesinde (ve Almancasında) doğru çeviri “School of Social Service” ya da “Fachhochschule für soziale Dienste” olmalı iken okulun adı mesleğin adı ile çevrilmekte ve “School of Social Work” olarak söylenmektedir. Bir okulun adının anlamıyla doğru çevrilmesi önemlidir. Okulun adı meslek adıyla anılmak isteniyorsa mesleği anlatan “Social Work” kullanılmalı, okulun adına Türkçede “Sosyal Hizmetler” denmek isteniyorsa İngilizcesi de “Social Services” olmalıdır.

Sosyal çalışma mesleğinin kullandığı birçok mesleksel kavramda da temelde ve ciddi yanlışlıklar bulunmaktadır. Örneğin, mesleğin üç uygulama yöntemi olarak bilinen ve yıllardır ayrı ayrı ders konuları olarak okutulacak denli ağırlıkları ve önemleri olan “case work”, “group work” ve “community work” kavramları da yaklaşık 40 yıl önce Türkçeye yanlış çevrilmişlerdir. Örneğin “case” “olgu”, “vak’a” olduğuna göre “case work” olgu çalışması olarak çevrilmeliydi. Ancak, kabul ederim ki, bir dilden başka bir dile sözcüğe bağlı çevirme tek koşul değildir. İçeriksel çeviri daha anlamlı olabilir. “Case work” ile sosyal çalışmacının tek bir kişi ile yaptığı mesleksel çalışma anlatılmak istendiğine göre yapılan içeriksel çeviri de yanlış olmamalıdır. “Case work” “kişisel çalışma” olarak çevrilmiştir. Oysa Türkçede “kişisel çalışma” kişinin kendisini ilgilendiren, kendisi için yaptığı çalışma anlamındadır. “Bu benim kişisel çalışmam” dediğimiz anda çalışmayı yapanın kendisiyle ilgili olarak yaptığı çalışma anlaşılmaktadır. “Case work” ise sosyal çalışmacının bir başka kişiyle, kendisine başvuran sorun sahibiyle yaptığı çalışmadır. Bu nedenle, öncelikle, dilbilim açısından “kişisel çalışma” denmesi yanlıştır. Öteyandan, sosyal çalışmacının çalıştığı “insan” ekonomik, sosyal ve psikolojik evreniyle birlikte ele alındığı için, hukukun bu çevrelerden soyutlayarak kullandığı “kişi” yerine, bunu karşılayan terimle, “birey” denmesi doğru olacaktır. Bunun için, sosyal çalışma mesleğinin yönteminin doğru adı “bireyle çalışma” olmalıdır[4].

Sosyal çalışmanın bir diğer yöntemi de “grup work”tür ve bu da grup çalışması olarak çevrilmiştir. Oysa grup çalışması da “bir grubun yaptığı çalışma” olarak anlaşılır. Oysa yöntem olarak, sosyal çalışmacının “bir grupla yaptığı çalışma” anlaşılmalıdır ve “grup çalışması”ndan bu anlam çıkmamaktadır. Doğrusu “grupla çalışma” olmalıdır.

“Community work” kavramının 1960’lı yıllarda tam karşılığı bulunamamış ve zamanın öğretim kurumunda buna karşılık olarak “toplum kalkınması ve toplum organizasyonu” denmiştir. Yıllar sonra, belki bir başka yazının konusu olacak gelişmelerle ortaya çıkan “toplumla çalışma” kavramı Sosyal Hizmetler Akademisinde de kabul görmüş ve bugün için kavramı doğru olarak kullanılan tek meslek yöntemi toplumla çalışma olmuştur.

Sosyal çalışma mesleğinin üç temel uygulama yönteminin doğru adları, öyleyse, “bireyle çalışma”, “grupla çalışma”, “toplumla çalışma”dır. Eğer bunları, eğitimcilerin yaptığı “eğitsel grupla çalışma”, tıpçıların yaptığı “psikiyatrik grupla çalışma”dan ayırmak istiyorsak, “sosyal grupla çalışma” deyişi başka anlam içerdiğinden “grupla sosyal çalışma” denmelidir; “bireyle sosyal çalışma” ve “toplumla sosyal çalışma” denebileceği gibi…[5]

Bir başka nitelikteki çok önemli yanlışlardan biri meslek elemanının adı olarak kullanılan terimdir. Dilbilim olarak doğru da olsa, dört yıllık lisans eğitimi sonrasında “sosyal hizmet uzmanı” meslek adının verilmesi doğru değildir, çünkü, uzmanlık Dünyanın her tarafında lisansüstü öğretimle verilen bir ünvandır. Bu nedenle, belki, yüksek lisans (master) yapanlara bu san verilebilir. Uzmanlık şöyle ya da böyle, mutlaka belirli bir konuda derinleştirilmiş eğitim ister.

Devlet Personel Yasasında 1985 yılında yapılan bir değişiklikle uzun zamandanberi mesleğin kadro adı “sosyal çalışmacı” olmuştur. Ancak HÜ Sosyal Hizmetler Yüksekokulu tarafından “meslek ünvanı” olarak “sosyal hizmet uzmanı” ısrarla kullanılmaktadır. Lisans eğitimi alan meslek elemanlarının kendileri için meslek adı olarak “uzman” sanını sevip savunmalarını saygıyla karşılıyorum, ancak bilim dünyasında, kavramlarla dans etmeleri varlık nedeni olan bilimcilerin bilimsel olarak yanlış olduğunu bile bile bu sanı savunmalarını anlamak olanaksızdır. Doğrusu “sosyal çalışmacı” ya da bulunabilecek başka bir addır. Uzmanlık bir meslek adı değil bir “unvandır” ve lisansüstü öğretim dışında, olsa olsa, daha öne çıkmış, üzerinde derinleşilmiş çalışmaları anlatmak için kullanılabilir. Örneğin gemi kurtarma uzmanı, uçak güvenlik uzmanı gibi (televizyon haberlerinden alınma). Bu tür uzmanların mesleği, örneğin makine mühendisliği, uçak mühendisliği olabilir ve ancak bu meslek sahipleri daha özel bir alanda uzmanlaşmış olabilirler.

SONUÇ

Yazıyı fazla uzatmamak için diğer kavramsal yanlışlıklara girmiyorum. Sonuç olarak denebilir ki, sosyal çalışma yalnız meslek değil bilimsel bir disiplindir de. Bir disiplin (bilim dalı), kavramlarına özen göstermek zorundadır, çünkü, kavramlarıyla oluşur; varolur ve kendisini kavramlarıyla anlatır. Bir disiplin ve meslek kendisini yanlış kavramlarla doğru olarak anlatamayacağı gibi diğer disiplinler ve meslekler arasında saygınlık da kazanamaz; ağırlık da.

Oysa sosyal çalışma mesleği ve çalıştığı alanlar, sosyal hizmet alanları çağdaş ve sosyal bir toplumun (sosyal devlete sahip toplumun) olmazsa olmazlarıdır. Bunların net, anlaşılır, açık ve işlerli olmaları gelişmelerinin ilk adımıdır.

Oysa, bir bilimsel/mesleksel disiplinin kendine özgü temel kavramları bu denli yanlışsa o disiplinin gelişmesi; mesleğin düşünce ve uygulama ufuklarını geliştirebilmesi olanaksızdır. Bilim dili, mantık ikileminden kurtarılarak mesleğin, kullandığı bilimsel kavramlarıyla doğru düşünce ufkunu açabilmesi ve genişletebilmesi sağlanmalıdır.

Bir yükseköğretim kurumunda kırk yıldır öğretilen temel kavramlar böylesine yanlışsa ve bu temel kavramsal yanlışlıklar meslek uygulamasına da aktarıla aktarıla sürdürülüyorsa, bilimci olup da bundan rahatsızlık duyulmuyorsa, ve hâlâ bu yanlışlıklar biline biline ya da farkına varılmadan sürdürülüyorsa, bilim adına bunun ikisi de esef vericidir.

Kırk yıl önce başlatılan ve başlangıç için belki de hoş görülebilecek bu ve benzeri kavramsal yanlışlılara sosyal çalışma mesleğinin sahipleri, gelişme yollarının açılması açısından artık sonvermelidirler. Konunun sahipleri tarafından, konu üzerinde, şimdilik, enazından bir tartışma açılmasını iyi niyetle dilemekteyim.

KAYNAKÇA

Tomanbay, İlhan. “Mesleğin Kavramları”, SABEM Dergisi, S. 22, Mart 1999

Tomanbay, İlhan. Sosyal Çalışmayı Yapılandırmak. Ankara: SABEV Yayını, 1999



[1] Sadece 1967 ile 1982 yılları arasında bir ikinci yükseköğretim kurumu, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bölümü varolmuş, ancak 1982’de YÖK oluşumuyla birlikte kapatılmıştır.

[2]  Sosyal çalışma mesleğinin temel kavramlarındaki yanlışlıklar konusunda daha önce iki makale yazmıştım. İlgilenmek isteyenler için: “”Kavram Duyarlığı” ve “Mesleğin Kavramları” (Tomanbay, İlhan. Sosyal Çalışmayı Yapılandırmak. Ankara: SABEV Yy. 1999, s. 41-44 ve 45-49) ile SABEM Dergisi, S. 22, Mart 1999)

[3]  Sosyal hizmet mütehassısı kavramındaki Arapça “mütehassıs” sözcüğünün “uzman” olarak değiştirilmesi önerisini de 1979 yılına değin Sosyal Hizmet Mütehassısları Derneği adıyla anılan derneğin o dönemde genel başkanlığını yapan bu satırların yazarı aynı yıl yapılan dernek genel kurulunda önermiş ve öneri oylanarak oy çokluğuyla derneğin adı “Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği” olarak değiştirilmiş idi. O zamandanberi sosyal hizmet mütehassısı yerine sosyal hizmet uzmanı meslek adı yaygınlaşmıştır. Şimdi, düzeltmenin bir ileri aşamasının zamanı gelmiştir.

[4] Kişi ve birey terimleri arasındaki anlam farkı için bkz: Tomanbay, İlhan. Sosyal Çalışmayı Yapılandırmak. Ankara: SABEV Yayını, 1999, s. 53-56.

[5] Son olarak, ABD’de sosyal çalışma mesleğinin geliştirdiği yeni yöntemlerden biri olan “case management”in Türkçesini karşılayacak terim henüz bulunamamış; bu yönetimi öğreten Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksekokulu’nda da terim İngilizce olarak kullanılmaktadır. Bunun için de, dile duyarlı bir titizlikle, gerçek karşılığı olan “olgu yönetimi” sosyal çalışma mesleğinin insana değer veren yaklaşımı açısından şık kaçmayacağını düşünerek “olgu çalışması” (Not: “grup çalışması” denemez ama olgu çalışması denebilir) ya da “olguyla çalışma”, ya da anlamsal çeviriyle, “çoklu hizmet” terimlerini öneriyorum.

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir