Dünya Sosyal Çalışma Günlerinin Türkiye’de Gelişim Çizgisi (3)
Prof. Dr. İlhan Tomanbay
İstinye Üniversitesi
2019 yılında Dünya Sosyal Çalışma Günü nedeniyle üç yazı yazdım.
Üçünün de ağırlıklı konuları birbirinden farklıdır.
Yazılardan kuşkusuz istediğinizi seçip okuyabilirsiniz; birbirlerinden bağımsızdırlar.
Ancak sıraya koymak isterseniz bir numaraya
“Dünya Sosyal Çalışma Günü: Mesleğin Kendini Anlatma Günü”nü,
iki numaraya “Dünya Sosyal Çalışma Günü 2018: İnsan İlişkileri
Sosyal İlişkilerdir” yazısını, üç numara da “Dünya
Sosyal Çalışma Günlerinin Türkiye’de Gelişim Çizgisi” adlı yazıyı koyabilirsiniz.
Bu Türkiye’de Dünya Sosyal Çalışma günlerinin kutlanmaya başlamasıyla ilgili bir belgeleme yazısıdır. Diğer yazarlar tarafından geliştirilmesi gerekir.
Dünya Sosyal Çalışma Günü (DSÇG) Dünya’da 1982 yılından sonra örgütlü olarak kutlanmaya, daha doğru deyişle anılmaya başlandı.
Türkiye bu sürece geç girdi diyeceğim, ama elimde net tarihler yok. Türkiye’de Dünya Sosyal Çalışma Gününün, Dünya Sosyal Hizmet Günü olarak da olsa ilk kez kutlanması hangi yıl hangi üniversitedeki Sosyal Hizmet Bölümü tarafından yapıldıysa ortaya çıkarılması ve tarihe kaydedilmesi gerekir. Ve ilk olarak nasıl kutlandığının yazılması gerekir. Bir mesleğin tarihi böyle oluşacaktır. Yazısız tarih olmaz. Tarih yaşanarak oluşmaz, yazılarak oluşur.
İlk kutlama tarihini bilmiyorum ve araştırmacılara bırakıyorum, ama bildiğim kadarıyla ilk kutlamalar yerel düzeyde oldu. Yani bir sosyal hizmet bölümü kendi içinde öğrencilerine günü anlatarak başladı. Belki sınıfları bir salona topladı, günün anlam ve önemini anlattı.
Ardından kendi okulundan bir kişi bir konu seçip bu sunumları kendi öğrencilerine her yıl yapmaya başladı.
Daha sonra diğer sosyal hizmet okullarından belirli öğretim elemanlarını, önce daha yaşlı hocalarını davet ederek okullarında konuşturdular. Diğer yıllarda yaşdaş olan arkadaşlarını…
Türkiye’de ilk en geniş katılımlı DSÇG ilkkez 17 Mart 2015 günü, yani 2015 yılının DSÇG’sinde Hacettepe Üniversitesinde yapıldı. Hacettepe Üniversitesi Beytepe yerleşkesinde İİBF binasında yerleşik Sosyal Hizmet Bölümü Beytepe’deki Hukuk Fakültesinin ort. 500 kişilik konferans salonunda Dünya Sosyal Çalışma Günü 2015’i Mart ayında uluslararası konferansla kutladı.
ABD’den Tennessee Üniversitesi Sosyal Çalışma Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Muammer Çetingök, ki Ankara Sosyal Hizmetler Akademisi 1970 çıkışlı değerli, bir arkadaşımızdır, ile Almanya Freiburg Protestan Yüksekokulu (Evangelische Hochschule) Sosyal Çalışma Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Beate Steinhilber ile Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. İbrahim Cılga konuşmacı olarak katıldılar. Oturumu o dönem HÜ Sosyal Hizmet Bölüm Başkanlığını yapan Prof. Dr. İlhan Tomanbay yönetti. Konferansın başında H.Ü. Konservatuarından bir grup sanatçı Yaylı Çalgılar Dörtlüsü (Quartet) Batı Müziği ile giriş yaptı. Alman profesörün transnational (ulusaşırı) temelli ilginç konuşmasını Tomanbay çevirdi. (İlgilisi için not:Tomanbay’ın bu törendeki açış konuşması İlhan Tomanbay’ın internetteki resmi WEB sayfasında bulunmaktadır. Makalenin adı: “Dünya Sosyal Çalışma günü 2015 Açış Konuşması”)
Katılım 500’ün üzerindeydi. 475 kişilik salon koltuk aralarındaki basamaklara kadar doluydu. Anadolu’dan otobüs tutarak öğrencileriyle gelen sosyal hizmet bölümlerinden hocalar vardı. Anadolu’nun sosyal hizmet bölümlerinin birçoğundan katılım sağlanmıştı. Hatta katılanların hemen hemen yarısından fazlası Ankara dışındandı. Böylece hem uluslararası düzeyde, hem en büyük katılımlı hem de ulusal düzeyde katılımı en yoğun olan ilk DSÇG toplantısı gerçekleşmişti.
Türkiye’de yapılan ikinci büyük katılımlı DSÇG toplantısı 15 Mart 2018 günü Istanbul’da yapıldı. Bu aynı zamanda uygulamacılarla akademisyenlerin bir programda çıktıkları ilk DSÇG toplantısı unvanını da aldı. Ayrıca bu toplantı ilkkez üç üniversitenin sosyal hizmet bölümlerinin birlikte düzenlediği ilk toplantı olarak kayıtlara geçti.
Etkinliği Istanbul Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümüyle İstinye Üniversitesi ve Sabahattin Zaim Üniversitesi sosyal hizmet bölümlerinin üçlü olarak birlikte düzenlediler. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi bahçesinde bulunan Istanbul Üniversitesi SABİF (Sağlık Bilimleri Fakültesi) Konferans Salonunda yapıldı. Katılım aşağı yukarı Ankara toplantısıyla eşitti, ama bu Istanbul ağırlıklı bir katılımdı.
Okul ve Sosyal Çalışma olarak belirlenen iki oturumun birincisine alandan uygulamacılar, ikincisine akademisyenler katıldı.
Uygulama oturumunun başkanlığını toplantıya katılamayan Istanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmet Akgül’ün yerine Sabahattin Zaim Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümünden Yrd. Doç. Dr. Mehmet Birinci yaptı. Konuşmacılar Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Önal İnaltekin, Şişli Kaymakamlığı İlçe Milli Eğitim Müdürü Murat Mücahit Yentür ve Şişli Abdurrahman Köksaloğlu Ortaokulu Müdürü Rehber Öğretmen Edip Ayhan konuşmacı olarak katıldılar.
Istanbul Üniversitesi SBF Sosyal Hizmet Bölümü Öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Taner Artan’ın oturum başkanlığını yaptığı ikinci (akademik) oturumda da İstinye Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümünden Bölüm Başkanı Prof. Dr. İlhan Tomanbay, Istanbul Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümünden Sosyal Hizmet Bölüm Başkanı Prof. Dr. Doğaç Niyazi Özüçelik ve Sabahattin Zaim Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Emel Yeşilkayalı sunumlar yaptılar.
Bugüne kadar, Türkiye’deki sayıları hızla artan sosyal hizmet bölümlerinde bu anmalar her yıl yayılarak süreceğe benziyor ve katılımlar atarak sürmelidir.
Ancak bu anma toplantıları konuşmacıların, ki bunlar şimdilik, gördüğüm kadarıyla büyük çoğunlukla sosyal çalışma akademisyenlerinden seçiliyor. Oysa sosyal çalışma gününü akademisyenler kadar uygulamacılar da değerlendirmeleri ilginç olacaktır. Çünkü onlar kitabî konserve bilgilere dayalı değil kendi yaptıkları uygulamalara dayalı konuşacakları için daha eleştirel, daha doğru temelli ve daha yargılayıcı bir anma günü ortaya çıkacaktır. Bu olacak ve DSÇG’ler zamanla daha çok uygulamacıların devreye gireceği anma günlerine dönüşecektir. Çünkü, öncelikle akademisyenler bir iki genel giriş cümlesinden sonra kendi egemen oldukları bir konuda çeviri bilgilere dayalı belirli bir konuda sunum yapıyorlar. Oysa o günler ülkelerinde ya da dünyadaki sosyal çalışmanın içinde bulunduğu durumu eksikleriyle fazlalarıyla değerlendirildiği, uygulamadaki tıkanıklıkların önünün açılması için çözümlerin tartışıldığı, engellerin, eksikliklerin değerlendirildiği ya da ülkedeki sosyal çalışma uygulamalarında son zamanlarda ortaya çıkan başarıların, sıçramaların konuşulduğu, yeni yöntemlerin tartışmaya açıldığı günler olarak anılmalıdır.
DSÇG’ler suyuna tirit kutlamalar ya da yakınma günleri değil, yeni, yöntemler, yeni teknikler, yeni uygulama modellerinin ortaya atıldığı, sunulduğu günler olmalıdır. Bu günü sosyal çalışma örgütlenmeleri kutlamalıdır. Ancak bunlar da aynı görüşten akademisyenlerin değil, akademisyenlerle uygulamacıların biraraya gelerek konu üzerine değerlendirmelerin yapıldığı, hatta aynı meslekten farklı görüş sahiplerinin bir masaya oturarak yeni açılımlara gebe tartışmaların yapıldığı programlar olmalıdır. Yoksa, dostça konuşalım, biz çok iyiyiz ama kimse bizi anlamıyor konuşmalarının yapıldığı, onbeş dakikalık konuşmada 25 kez sosyal hizmet mesleği ve sosyal hizmet uzmanı teriminin yinelendiği konuşmalar olmamalıdır. Biz mükemmelizin yansızlıkla masaya yatırıldığı, farklı görüş sahipleri tarafından niye bizi kimse anlamıyorun yanıtının arandığı çalıştaylar düzenlenmelidir o gün.
Bu çalıştaylara enaz üç beş sosyal hizmet bölümünden görüş sahipleri katılmalı, dinleyici olarak katılan öğrenciler farklı görüşleri zevkle, heyecanla karşılaştırma olanağı bulmalı, ufukları genişlemelidir. Sonra bu tartışmalar yayınlanmalıdır. Artık yayınlamak için para da gerekmiyor; internete konulmalıdır.
DSÇG’lerde Türkiye’deki farklı alanlardaki uygulamalar masaya yatırılmalı, eksikler, fazlalar dile getirilmelidir. Türkiye için yeni mesleki yollar, yeni çıkışlar, yeni çözümler, yeni açılım olanakları aranmalıdır. Tartışılarak aranmalıdır. Bu tartışmalar kişisel saldırı ya da dokundurmalar, vurmalar düzeyinde değil, mesleki ve içeriksel olmalıdır.
DSÇG’ler kendimizi arama, kendimizi sorgulama, kendimizi yargılama günleri olmalıdır. Sıçrama ve gelişme bu yolla olabilir ancak.
Ayrışarak değil bütünleşerek. Çünkü ayrıştıkça yalnızlaşıyoruz, bütünleştikçe çoğalacağız.
Dünya Sosyal Çalışma Günü 2018 kutlu olsun.
(17 03 2019, İstanbul)