Dünya Sosyal Çalışma Günü: Mesleğin Kendini Anlatma Günü (1)
Ü
Prof. Dr. İlhan Tomanbay
İstinye Üniversitesi
2019 yılında Dünya Sosyal Çalışma Günü nedeniyle üç yazı yazdım.
Üçünün de ağırlıklı konuları birbirinden farklıdır.
Yazılardan kuşkusuz istediğinizi seçip okuyabilirsiniz; birbirlerinden bağımsızdırlar.
Ancak sıraya koymak isterseniz bir numaraya
“Dünya Sosyal Çalışma Günü: Mesleğin Kendini Anlatma Günü”nü,
iki numaraya “Dünya Sosyal Çalışma Günü 2018: İnsan İlişkileri
Sosyal İlişkilerdir” yazısını, üç numara da “Dünya
Sosyal Çalışma Günlerinin Türkiye’de Gelişim Çizgisi” adlı yazıyı koyabilirsiniz.
Artık bu yayıldı ve oturdu. Her yılın Mart ayı Dünyanın her tarafında bulunan, görev yapan sosyal çalışmacıların günü. Sadece Türkiye’de sosyal hizmetlerin günü olarak kutlanıyor. Yani şöyle: Dünyanın her tarafında tıp günü olarak kutlanan bir gün Türkiye’de sağlık günü olarak kutlanıyor, gibi bir durum.
Örnek alınan ABD ve Avrupa ülkelerinin tamamı World Social Work Day (Dünya Sosyal Çalışma Günü) diyor; Internationale Federation of Social Workers (Sosyal Çalışmacılar Uluslararası Federasyonu) diyor; International Association of Schools of Social Work (Sosyal Çalışma Okullarının Uluslararası Birliği) diyor. Buralardaki social work’u bile bile çevirip sosyal hizmet yapmak anlamda hiç kayma yapmamakta, mesleğin anlaşılırlığını güçleştirmemekte midir? Olası mı bu? Güçleştirmek ne demek, mesleğin anlaşılırlığını olanaksızlaştırmaktadır.
Evet, ben böyle kutluyorum diyorsanız Sosyal Çalışmacılar Uluslararası Federasyonuyla bağlandırmayacaksınız. Çünkü onlar sosyal çalışmacı günü olarak kutluyor, sosyal hizmet günü olarak değil. Biz onlardan farklıyız diyeceksiniz. Hatta gerekçeler de üretebilirsiniz. Dünya sadece sosyal çalışmacıların gününü kutluyor, biz sosyal hizmet alanlarında çalışan herkesin, diyebilirsiniz. Biz onlar gibi ayrımcılık yapmayız da diyebilirsiniz.
Ama bu günler bir kutlama günü olduğu kadar kendini tanıtma, kendini anlama, kendini anlatma, kendinin var olduğunu, güçlü olduğunu gösterme günü. Mesleğinin hangi alanlarda neler yaptığını, ne başarılı işler yaptığını, yapabileceğini gösterme günü. Hangi sosyal sorunları çözdüğünü, hangi dertlilere el uzattığını, dertlerini azalttığını sunma günü. Mesleğini halkına ve dünyaya anlatma günü. Halk dinlesin, tanısın, anlasın ve gururlansın böyle meslek elemanlarına sahip olduğu için.
Diyeceksiniz ki, biz sosyal hizmeti sosyal çalışma olarak kullanıyoruz. Siz kaç kişisiniz? Sosyal çalışma olarak görüp kullansanız da sizi dinleyen sosyal çalışma öğrencilerine kadar herkes siz sosyal hizmet dedikçe sosyal hizmet anlıyor. Bilinçaltında böyle anlıyor ve böylece de sosyal çalışmayı sosyal hizmet sanıyor. İnsan beyni böyledir. Bebekliğinden beri hangi anlama beyin hücrelerine kıymık olarak oturmuşsa öyle anlar. Ben değiştirdim demekle değiştiremezsiniz. Bu öyle nettir ki, hatta sosyal hizmeti sosyal çalışma olarak kullandığını söyleyenler bile sosyal hizmet dedikleri zaman dillerinin onu sosyal çalışma olarak çıkardığını düşünseler bile beyinleri ne zaman sosyal çalışmayı ne zaman sosyal hizmeti kastettiklerini anlayamamaktadır. Gene o bildiğini okumakta, sosyal hizmeti algılamaktadır. Kanıt mı istiyorsunuz? Alın size iki kanıt: Yazılarında, kitaplarında geçen sosyal hizmet kullanımlarına bakın, tekilse sosyal çalışma çoğulsa sosyal hizmet deseler bile, hangisinde hangisini kastettiklerini yazanlar da anlamayacaklardır. İlerde bu kitaplardaki anlaşılmaz ifadeler bir araştırmacılar tarafından ele alınsa o kitapların anlaşılmasının neden bu denli güç olduğunun yanıtı buradan fışkıracaktır. İkinci kanıt: Sosyal çalışmaya sosyal hizmet demeyi sürdürenlerin özgün bir mesleki düşünce üretemediklerini, sosyal çalışmayı da kastetseler sosyal hizmetin çerçevesini aşacak bir düşünce üretemediklerini görüyorsunuz. Sosyal çalışmaya sosyal hizmet diyenlerin özgün kitapları yoktur. Hep çeviri yaparlar. Çeviri kitaplardan alınan bilgilerle, soyut, kuramsal sunumların dışında bu yönde bir sunuş, konuşma, duyurma görüyor, duyuyor musunuz? Son bir kanıt daha vereyim, üç olsun: Birçok üniversitede var ve adları hep aynı. Üniversitelerdeki sosyal hizmet bölümlerinin adlarını okurken duyarken, söylerken sosyal hizmeti sosyal çalışma olarak görmek isteyenler dışında toplumda genel olarak insanlar, Elinizi vicdanınıza koyup söyleyiniz, Sosyal Hizmet Bölümü dendiğinde “sosyal hizmet” bölümü olarak mı algılıyor, “sosyal çalışma” bölümü olarak mı? Yazık değil mi bu algıyla sosyal çalışma mesleğini gizlemek ve sosyal hizmeti meslek olarak göstermek. Bunun acı sonuçları oluyor.
Gerçekten de Dünya Sosyal Çalışma Gününe sosyal hizmet günü diyenler ve bunu böyle anlayanlar da bu söylemlerden sosyal çalışmayı çıkaramıyorlar. Herkesin yaptığı yapabileceği sosyal hizmetlerin meslek olduğunu düşünüyor ve bu mesleği biz de yaparız diyorlar. Ve DSÇG’yi de sosyal hizmet/ler günü, yani herkesin herkese yardım ettiği, yardım etmeye hazır olduğu bilincini yayma günü olarak anlıyor ve kullanıyorlar.
Siz, ben sosyal hizmeti sosyal çalışma olarak kullanıyorum deseniz de beyninde sosyal hizmetin ne olduğunu, onun sosyal yardım, sosyal destek ve el uzatma günü, hayırseverlik günü, dara düşenlere iyilik günü olduğu beyin hücrelerinde yeretmiş kitle nerden bilsin bütün bu iyilik işlerinin aslında farklı bir şey olduğunu? Sosyal hizmet diye bildiği şeyin bir meslek olduğunu senden duyuyor. Onu algılaması da o denli güç olacaktır zahir; bu doğal. O zaman da diyor ki, yıllardır babamın, anamın, anneannemin, dayımın, amcamın yoksullara, dara düşenlere yaptığı iyilikler, yardımlar, hayırlar demek ki meslekmiş. Bunları yapmak için dört yıl okuyormuş bun insanlar. Ama aynı işleri ben de yapıyorum, yaparım, hayırı severim; o zaman bu mesleği ben de yaparım!
Böylece sosyal çalışma onu sosyal hizmet olarak (ve haklı olarak) anlayan her farklı lisanstan gençlerin, meslek elemanlarının ben de bu mesleği (social work; sosyal çalışma) yaparım, hatta yapıyorum algısına kurban edilmektedir.
Gördünüz mü? Böyle düşündürerek bir onurlu ve özgün mesleği yozlaştırdınız mı, ayaklara düşürdünüz mü?
Sosyal hizmeti gönlü olan herkes yapar. İyilik duygusu, merhameti, insanlığı olan herkes yapar. Sosyal çalışmayı sosyal çalışma lisans öğrenimini almayan kimse yapamaz. Başka bir alanda lisans okuyup da sosyal çalışma yüksek lisansı yapanlar da yapamaz bu mesleği. Yüksek lisans akademik bir adımdır çünkü, mesleki adım değil!
Sosyal hizmet gününüze herkes katılabilir. Halay çeker, konuşmalar yapar, yardımlar dağıtır. Bundan zevk alır, kendine pay çıkarır. Oysa, akademik dille söyleyeyim, halk sağlığı anabilim dalında, gündelik dilde söyleyeyim, halk sağlığı alanında yüksek lisans yapan bir sosyal çalışmacının salt halk sağlığında yüksek lisans yaptı diye tıp gününden pay kapmasını doğal görür, buna izin verir mi tıpçılar? Her mesleğin kendi duvarları var, kendini koruma mekanizmaları var, kendi onuru var, titizlikle, korunması gereken.
2017 yılının Mart ayında ABD’de Sosyal Hizmet Ayı kutlamaları yapıldı. Her yıl herhalde yapılıyor. ABD’liler bunu Social Work Month diye adlandırıyor. Çevirelim. Sosyal Çalışma Ayı. Biz bunu Sosyal Hizmet Ayı diye çeviriyoruz. Doğru mu oluyor? Bakalım.
Başarılı çeviri yapmak demek, olabildiğince aynı anlamı vermek demektir. İtiraz var mı? Aynı anlam çıkıyor mu bu çeviriden? Amerikalılar Social Work Month derken bir mesleği kastediyorlar. Türkçeye çevrilince kastedilen verilen hizmetin cinsi oluyor: Sosyal hizmet! Anlam yansımadı. Tersine anlam değişti. Sen hangi anlamı kendikendine verirsen ver. Herkesin genel bir algısı var sosyal hizmet kavramı üzerinde.
Amerikalının bu tümceyle vermek istediğini yansıtmadı Türkçe çeviri. Kendine göre ayrı bir konsept oluşturdu. ABD’nin vermek istediği iletiye de (mesaja) aykırı bir durum çıktı ortaya, ABD bir mesleğin kutlamalarını duyuruyor. Türkiye, ABD’nin bir mesleği kutlama için ayırdığı ay için sosyal hizmet kutlamaları yapıldığını söylüyor.
Peki ABD bir gün gelip “Social Service Month” kutlamalarına başlasa… Bunu nasıl çevireceğiz? O da aynı. Sosyal Hizmet Kutlamaları. Sosyal Hizmetler Kutlamaları mı demek istiyorsunuz. Sosyal çalışmaya sosyal hizmet diyenlerin jargonlarıyla “Amerika’da Sosyal Hizmetler Ayı” diyecekler? Yani, Sosyal Çalışma Ayına Sosyal Hizmet Ayı, Sosyal Hizmet ayına Sosyal Hizmetler Ayı diyecekler. Nasıl bir anlama bu?
Sosyal Hizmet Kutlamalarıyla Sosyal Hizmetler Kutlamaları arasındaki sizin koyduğunuz farkı genel okuyucu, duyucu, dinleyici nasıl algılayacak? Biri sorarsa, sosyal hizmetler sosyal hizmetin çoğulu değil mi diye, ne diyeceksiniz? Hayır, bizim için çoğulu değil, sosyal hizmetler social service, sosyal hizmet social work, diyecekler. Bu yanıtı alan karşısındakinin düşünce manzarasını tasavvur edebiliyorum.
Böyle bir çeviri anlayışıyla bir meslek kendini anlatabilir mi? Niye üzülüyorsunuz bizi kimse anlamıyor diye?
“Sosyal hizmet” ve “sosyal hizmet uzmanı” algısında olan sosyal çalışma öğrenimi görmüş meslektaşlar sosyal çalışmaya sosyal hizmet demekle sosyal çalışma mesleğinin kendini koruma duvarlarını kendi elleriyle yıkmaktalar. Diğer her mesleğin yıkılan duvar taşları üzerinden atlayarak sosyal çalışmanın “harim-i ismetine”, yani kutsallığına, mesleğin kutsallığını bozarak yabancıların girmelerine yolaçmaktalar. Mesleğin koruma duvarlarını tahrip etmedeler. Ne uğruna? Bir tek kendilerine sosyal hizmet uzmanı denmesinin sürdürülmesi uğruna. Hoş mudur bu?
Her meslek kendi duvarlarını örer ve korur. Bu meslekten olmayan hiçkimse bu duvarı atlayıp geçemez, içeri giremez. Sosyal çalışma mesleğinin duvarları bu denli alçaksa, bu denli tahrip edilmişse, duvar değil ince bir çitse herkes atlayıp içeri girebiliyorsa burada ciddi bir korunma sorunu var demektir. Ben sosyal hizmet uzmanıyım demek bu duvarları alçaltmaktır, yıkmaktır, çite çevirmektir.
Dost acı söylemez, açık konuşur.
(18 Mart 2019, İstanbul)