SOSYAL REHABİLİTASYON – SOSYAL GERİATRİ VE YAŞLILIK
Prof. Dr. İlhan TOMANBAY
Sosyal Hizmetler Yüksekokulu
İÇİNDEKİLER
1. Giriş
2. Kavramsal Yaklaşım ve Tanımlar
2.1. Yaşlanma nedir?
2.2. Yaşlılık Nedir?
2.3. Yaşlı Kimdir?
2.4. Rehabilitasyon Nedir?
2.5. Sosyal Rehabilitasyon Nedir?
2.6. Gerontoloji Nedir?
2.7. Geriatri Nedir?
2.8. Sosyal Geriatri Nedir?
3. Yaşlı ve Sosyal Rehabilitasyon
4. Yaşlılar İçin Sosyal Rehabilitasyon
5. Türkiye’de Yaşlıların Durumu
6. Yaşlılar İçin Sosyal Rehabilitasyon Proğramları
7. Sonuç
Kaynakça
1. Giriş
Yaşlılık sorun mudur?
Bu soruya iki boyutta bakmalı. Biri bireysel bir diğeri toplumsal boyutta. Yaşlılık, bireysel boyutta yerine göre sorun da olur, zaman zaman sorunlara neden de olabilir. Ancak, yaşlılığı bizatihi bir sorun olarak görmek yanlıştır, yaşlılığa haksızlıktır. Yaşamın her evresi kendi kurallarına göre yürüyen bir süreçtir; yaşamın her evresinin kendine özgü sorunları vardır; sadece yaşlılığın değil. Ancak, her yaşam evresinin olduğu gibi yaşlılık evresinin de kendine özgü rahatsızlıkları, sıkıntıları olacaktır. Her yaşam evresi gibi yaşlılık evresi de kendine özgü sorunlar üreten ve bu sorunların çözümü için çalışmaların yapılması gereken bir evredir.
Bu nedenle, gerontoloji, geriatri gibi bilim dalları ve çalışma alanları gelişiyor zamanla. Gerontoloji başlangıcındanberi yaşlılığın bireysel sorunlarını incelemeye ve giderme yollarını aramaya, geliştirmeye adamıştır kendini.
Bir de yaşlılığın toplumsal boyutta sorunları var. Yaşlıyı toplumsal bağlamda, aile içinde, arkadaş çevresinde, kamuya açık yerlerde sıkıntıya sokabilen sorunlar bu sorunlar da. Bu tür sorunlarla gerontolojinin doğrudan ilgilendiğini söyleyemeyiz.
Bu bildirinin hareket noktası bu gerçektir.
*
Yaşlılık toplumlar geliştikçe bir sosyal sorun olarak belirmeye başladı. İlkel topluluklarda yaşlılık diye bir sorun düşünülemezdi. Çünkü insanlar, o zamanın koşul ve anlayışlarına uygun bir yaşta “yaşlanır” ve ölürlerdi ve yaşlanıldığı için başa gelen hastalıklar ve diğer olumsuzluklar da doğal karşılanırdı. Çünkü, daha önce insanlar bugünkü anlayışımızın kabul ettiği yaşlılık çağına gelmeden ölüyorlardı. Romalılar döneminde yaşam ortalaması 31 idi. Yaşlılık diye bir sorunun ortaya çıkması olanaksızdı. 19. Yüzyılın sonlarında bu alana ilgi başladı. Nüfus artıp, toplumlar yerleşikleşip, büyüyüp, karmaşıklaşıp, genel nüfus içinde yaşlı nüfusun artmasıyla yaşlılık üzerinde düşünülecek bir konum kazandı.
Yaşlılık bilimi de bu nedenle 20. Yüzyılda gelişti. Özellikle, İkincİ Dünya Savaşından sonra. Daha önceleri böyle bir alana eğilmeye gerek görülmüyordu. İlkkez 1881 yılında Fransız hekim J. M. Charcot yaşlıların hastalıklarıyla özel olarak ilgilenilmesi gerektiğini söyledi ve bu konuda çalışmalara başladı. Ancak fazla taraftar bulamadı. 1906 yılına gelindiğindedir ki bir bilimci yaşlıların özel fizyolojik sorunlarıyla sonuç alıcı olarak ilgilenmeye başladı. Rus bilimci Korençevski yaşlıların biyolojik ve fizyolojik yapılarıyla ilgilendi. Bu yapıdaki değişim ve olumsuz gelişmeleri inceledi. Tezi şuydu: Yaşlılık sürecinin anlaşılmasıyla bu sürece özgü hastalıklarından korunmak ya da bunları önlemek olanaklıdır. Bu tez, yaşlılık biliminin bedenlenmesinin temelini oluşturur.
Toplumların İkinci Dünya Savaşından sonra kalkınma ve gelişme süreçleri hızlandıkça, özellikle gelişmiş toplumlarda yaşlı nüfusun sayısı da artmış ve bu artışa bağlı olarak yaşlılarda daha önce bireysel olarak görülen kimi sorunlar da yaygınlaşarak toplumsal bir boyuta kazanmışlardır. Tüm toplumu ilgilendiren, merkezi yönetimin proğramlar geliştirmesini gerektirecek boyutta yaygınlaşan yaşlılık sorunları bu boyutuyla toplumsal bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. 65 yaşın üzerindeki nüfusun toplum büyüklüğüne oranla büyümesi bu yaşlara özgü hastalıklar için de uzmanlaşmayı getirmiş ve tıpta geriatri, yani, yaşlı hastalıkları uzmanlık dalı denilen bir uzmanlık alanı billurlaşmıştır.
20. Yüzyılın başlarında öncüleri ortaya çıkmaya başlayan yaşlılık bilimi (gerontoloji) ve sağlığı (geriatri) , sağlık o yıllarda doğal olarak salt bedensel, füzyolojik olarak örülmekte iken bundan ortalama 30 yıl sonra sağlık kavramının başka boyutları da hiçdeğilse kağıt üzerinde ortaya çıktı ve kabul görmeye başlandı. Birleşmiş Milletler’e bağlı olarak 1936 yılında kurulan Dünya Sağlık Örgütü ilk tüzüğünde sağlık terimine şöyle tanım getirdi:
“Sağlık salt bedensel (fizyolojik) bakımdan değil, ruhsal ve sosyal bakımlardan da tam bir iyilik durumudur.”
Bu tanım tüm dünyada sağlık anlayışını değiştirdi.
Böyle bakınca sağlık sorunu genel bir sorundur ve üç sacayağı üzerinde bedenlenir. Bedensel sağlık, ruhsal sağlık ve sosyal sağlık. Bedensel sağlık fizyolojik ya da medikal sağlık olarak da adlandırılır ve tıp hekimlerinin çalışma alanıdır. Ruhsal sağlık, başka deyişle psikolojik sağlık, psikoloji ve psikiyatri boyutlarıyla ruh sağlığını ve ruhsal rahatsızlıkların giderilmesini erekler. Psikolog ve psikiyatrist öğrenimi görmüş olanların hizmet verdikleri bir alandır. Sosyal sağlık ise, toplum içinde yaşayan bireyin çeşitli nedenlerle toplumsal ilişkilerinin bozulması, toplumla ilişkiler dengesinin bozulması, toplumdan uzaklaşması, kopması gibi sonuçlar gösteren bir durumda bireyin toplumsal ilişkilerinin tekrar sağlıklıca kurulmasıdır. Yoksa, sosyal sağlığın bozulması ruh sağlığının bozulmasını, o da zaman içinde fizyolojik sağlığın bozulmasını tetikleyecektir[2]. Sosyal sağlık hizmetleri sosyal çalışma mesleğinin çalışma alanı içine girer ve bu mesleğin elemanı olan sosyal çalışmacı tarafından verilir.
Çok uzun sürede çok yavaş gelişen fizyoloji ve tıp temelli gerontoloji ve geriatri artık günümüzde, madem yaşlılık sorunları ve sağlığı konusuyla ilgileniyor, sağlığın her üç boyutunu da kapsayan yeni bir model geliştirmek zorundadır.
Bu bildirinin tezi budur.
Bu yaklaşıma uygun olarak sağlık olgusunun aşağıdaki şemada olduğu gibi üç büyük alana ayrılması gerekmektedir:
Bu yazıda yaşlı sağlığının sosyal boyutu, bu boyutta meslek alanı olarak sosyal hizmet ve bu meslek alanındaki üç hizmet dalından da sosyal rehabilitasyon ele alınacaktır.
Bu bildirinin konusu budur.
2. Kavramsal Yaklaşım ve Tanımlar
Çağdaş bilimler her toplumsal sorunu kategorize eder, sınıflandırır ve çağdaş toplumlar bilimsel gerçeklere dayanarak bu toplumsal sorunları çözmek yolunda önlemler üretir.
Almanca’da Gesellschaft, f, İngilizce’de society toplum demektir. Bu adın sıfat durumu Almanca’da gesellschaftlich, İngilizce’de social’dir. Türkçe karşılığı toplumsal’dır. Toplumsal, toplumla ilgili demektir ve sınırlarının çizilmesi çok zordur. Neyin hangi ölçüde ve ne yaygınlıkta toplumla ilgili olduğu sorusunun yanıtını kesin koordinatlarıyla vermek olanaksızdır.
Toplumların gelişim süreçlerinde bilim herşeyi sınıflandırırken, toplumsal sorunlardan bir kısmını, yani, ortaya çıkardığı sonuçlarıyla tüm toplumu etkileyenleri farklı, diğer bir kısmını, yani, ortaya çıkardığı sonuçlarıyla sadece belirli nüfus gruplarını, özel gereksinim gruplarını ya da belirli kesimleri etkileyenleri, onları etkilediği içindir de tüm toplumu ilgilendiren ya da ilgilendirmesi gerekenleri farklı sınıflandırmıştır.
Almanca’da ortaya çıkardığı sonuçlarıyla yaygın olarak tüm toplumu ilgilendiren konular için gesellschaftlich, belirli grupları ilgilendiren konular için de İngilizce’den alınma Sozial’i kullanmaktadırlar. Türkçe’de bunların ikisi de toplumsal sözcüğüyle karşılanır ve toplumsal sosyal demektir[3].
Oysa, Türkiye’de, bireylerin, ailelerin, grupların ve topluluk ve yerel toplumların hem özel, hem genel olarak sosyal sorunlarıyla ilgilenen ve çözüm üreten meslek elemanlarını yetiştiren biricik yükseköğretim kurumu Hacettepe Üniversitesi’ne bağlı Sosyal Hizmetler Yüksekokulu’nda yukarıdaki anlatıma uygun olarak, dar anlamdaki sosyal sorunlar için “sosyal” terimi kullanılmaktadır. Örneğin, sosyal hizmet derken bireylerin, ailelerin, grupların ve topluluk ve yerel toplumların sorunlarıyla ilgilenme hizmeti anlatılır. Bu anlam için, herhalde, “toplumsal hizmet” denmesi uygun olmayacaktır. Oysa, askerlik hizmeti, eğitim hizmeti gibi hizmetler daha çok toplumsal hizmetler kapsamına uyabilecektir. Bir başka örnek olarak, sosyal rehabilitasyon kavramının verdiği anlamı, toplumsal rehabilitasyon kavramı, kusura bakılmasın ama, vermemektedir. Anlamları farklı olsa gerektir. Bu nedenle, ben, bu açıklamalara ve üyesi olduğum Sosyal Hizmetler Yüksekokulu’nun kullandığı terminolojiye uygun olarak, bu yazıda, yaşlılıkla ilgili anlatımlarımda, sosyal sorunlar ile toplumsal sorunları ayıracağım.
Bu bakışla, sorunlar bağlamında, sosyal terimi, toplumsal teriminden daha dar bir içerik taşımış olmaktadır.
Toplumsal sorun, tüm toplumu ilgilendirecek düzeyde, örneğin bir sağlık sorunu iken, sosyal sorun, örneğin, yaşlıların özel yaklaşım gerektiren sağlık sorunlarıdır.
Toplumsal sorunlar, tüm toplumu ilgilendirecek düzeyde, örneğin bir eğitim sorunu iken, sosyal sorunlar, örneğin özürlülerin, tutuklu ve hükümlülerin ya da hastanede uzun süreli yatanların eğitim sorunlarıdır[4].
İnsanların yaşam standartlarının geliştirilmesi tüm insanlık aleminin görevidir. Toplumlarda işbölümü bu ereğe hizmet için sürekli gelişmektedir. Sosyal meslekler arasında bulunan sosyal çalışmanın da temel ereği insanların yaşam standardının yükseltilmesi için kendi meslek alanı içinde önlemler geliştirmektir. Bu yazı çerçevesinde, yaşlıların yaşam standardının geliştirilmesinin temel üç aracından biridir sosyal rehabilitasyon.
2.1. Yaşlanma nedir?
Yaşlanma ana karnında başlayan ve ölüme değin uzanan, canlının biyolojik, fizyolojik ve zihinsel yapısında olumsuz yönde değişmelere, yani eskimelere, yıpranmalara, pörsümelere ve işlev yitimine yolaçan kesintisiz bir süreçtir. Kendisini, insanın bedeninde görünür ya da görünmez olumsuz organ ve işlev değişmeleriyle gösterir.
2.2. Yaşlılık Nedir?
Yaşlılık, yaşlanma sürecinin belirli bir yaştan ölüme değin uzanan kesitini anlatır. Bu belirli yaş, konunun ele alınışına göre 50’li yaşlardan başlar, 60 ve 65 yaşları ile kendisini netleştirir. Yaşlılık özel görünüm, konum ve sorunlarıyla kendisini belli eder. Yaşlılık bu bağlamda, insanın organizması, ruhsal durumu ve sosyal konumu ile dış çevre arasında kopuklukların baş gösterdiği ve bu kopukluğun zaman içinde daha da derinleştiği bir süreçtir. Bu kopukluk yaşlının fiziksel, ruhsal gücü ile sosyal işlevlerinin gündelik çevreye uymakta zorlanacak denli geri kalması sürecidir. Bu durum rehabilitasyon hizmetlerini gerekli kılan durumdur.
2.3. Yaşlı Kimdir?
Yaşlı, mekanik tanımlamayla, yaşı ortalama bir rakamla 60’ı aşmış, fiziksel (organsal) yapılarında, zihinsel, ruhsal ve sosyal melekelerinde eskimeler ve gerilemeler olan kişidir. Bu gerileme nedeniyledir ki, derecesi yaşlıdan yaşlıya değişiklik gösterse de, yaşlıda yaşama gücü ve isteğinin azaldığı bir dönemdir. Bu saptama özellikle sosyal rehabilitasyonun önemini ortaya çıkarır.
2.4. Rehabilitasyon Nedir?
Latince “habil” (muktedir, becerili, elverişli) kökünden gelmektedir. “Habilitasyon” bu durumda, muktedir, becerili (mahir) kılma, elverişli kılma demek olmaktadır. “Re” yeniden demek olduğuna göre, rehabilitasyon yeniden muktedir kılma olarak açıklanabilir. Türkçe bulunmuş, ancak çok kullanılmayan karşılığıyla, esenlendirmedir.
Bir hastanın fiziksel, ruhsal, zihinsel ve sosyal eksikliklerinin giderilerek topluma, gündelik yaşama katılımının ve uyumunun sağlanması yönünde yapılan çalışmalardır. Bu eksikliğe yol açan, fiziksel, ruhsal, zihinsel ve sosyal, derecesine göre, rahatsızlıklardır, hastalıklardır. Kimi rahatsızlık ya da hastalık o kişinin toplumda gündelik işlerini görmesini, topluma girebilmesini, uyum göstermesini engelleyecek düzeyde olduğu aşamada rehabilitasyon çalışmalarının başlama zemini oluşmuş demektir.
“Herhangibir bedensel, ruhsal (psikolojik), sosyal özüründen ötürü toplumsal ilişkilerinde aksama ya da tutarsızlık olan, toplumsal ilişkiler ve üretim sürecinde beklendik yeri alamayan kimselere verilen tıpsal, ruhsal ve sosyal sağaltım ve destekleme hizmeti.” (Tomanbay 1999(1)) olarak tanımlanabilir.
Bu tanıma, bedensel (fiziksel), ruhsal (psikolojik) ve -bireyin sosyal ilişkilerini bozan- sosyal özrünün yanına bir de zihinsel (psikiyatrik) sorunu olanlar da eklemek yerinde olacaktır. Bu sorunlar ya da eksikliklerden ötürü toplumsal ilişkilerinde aksama ya da tutarsızlık olan, toplumsal ilişkiler ve üretim sürecinde beklendik yeri alamayan kimseler rehabilitasyona gereksinimi olan insanlar olarak belirlenebilir.
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Görme Özürlüler Rehabilitasyon Merkezleri Yönetmeliğine göre ise; “doğuştan veya sonradan kaza, hastalık vb. nedenlerle bedensel, ruhsal ve zihinsel yapılarında meydana gelen özürlerinden dolayı kısmen ya da tümüyle fonksiyon kaybına uğrayan ve normal yaşam gereklerine uyamama durumunda olan kişilerin fonksiyonel yeteneklerini tıbbi, psikolojik, sosyal ve işe yöneltecek biçimde yeniden kazandırmak ya da yeni beceriler edinmelerine yardımcı olmak ya da yeni becerileriler edinmelerine yardımcı olmak ve toplum içinde kendikendilerine yeterli duruma gelmelerini sağlamak amacıyla yapılan çalışmaların tümü.”
Bu tanım daha sonra yayınlanan (Resmi Gazete, Tarih: 19.08.1993, Sayı: 21673) Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü Özürlülerin Tespiti, İncelenmesi, Bakım ve Rehabilitasyonuna Dair Yönetmelikte bir ölçüde değişikliğe uğrayarak içerik olarak hemen hemen aynen yeralmıştır:
“Rehabilitasyon” Doğuştan veya sonradan herhangi bir hastalık ya da kaza sonucu bedensel, zihinsel ve ruhsal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybeden kişinin fonksiyon kayıplarını gidermek veya geriye kalan güç ve yeteneklerini geliştirerek fizik, psikolojik, sosyo-ekonomik ve mesleki yönden mevcut kapasitelerini en üst seviyeye çıkarmak için yapılan çalışmaların ve yardımların tümü”.
Son iki tanımı benzer görerek, her iki tanımda, temel sağaltımı destekleme ile kendikendilerine yeterli duruma gelmelerini sağlamak rehabilitasyonun önemli iki konusunu, yönetmelikte geçen, normal yaşam gereklerine uyamama ise işin başlangıç noktasını oluşturur Bu üç temel, ilerde, yaşlılarda sosyal rehabilitasyon konusunda da kendilerini gösterecektir.
Rehabilitasyon, sonuçları bakımından birbirleriyle bir bütünlük taşıyan fiziksel, ruhsal, mesleksel ve sosyal rehabilitasyon gibi dallara ayrılır.
2.5. Sosyal Rehabilitasyon Nedir?[5]
En genel yaklaşımla, sosyal sağlık alanında kullanılan bir rehabilitasyon modelidir. Uyumsuzluk ve olağandışı davranışlar gibi sosyal rahatsızlık durumlarında sosyal rehabilitasyon sosyal sağaltım sonrası kullanılan bir iyileştirme yöntemidir. “Sosyal rehabilitasyon bedensel, ruhsal ya da mesleksel yetersizlikleri ya da rahatsızlıkları nedeniyle çevreleriyle ya da toplumla diyaloğları kopmuş, yani sosyal sağlıkları bozulmuş kimselere sosyal sağaltımın yanısıra verilen bir başka sağlık hizmeti” olarak tanımlanabilir (Tomanbay 1999(2), 151). Bu tanımda sosyal sağaltım ile sosyal rehabilitasyon ayrı görülmekte ise de bu durum sosyal rehabilitasyonun sosyal sağaltımın bir parçası olduğu gerçeğini gözardı ettirmemelidir. Aynı kaynağa göre, sosyal rehabilitasyon, toplumla bağları kendi iradeleriyle (ruhsal rahatsızlıkları ya da duygusal örselenme sonucunda bunu kendileri isteyebilirler) ya da iradeleri dışında (cezaevine ya da uzun süreli hapishaneye düşmüşler, toplumla iletişimleri engellenmiştir) kopan kimselere verilir (agy, 152).
Bu kimseler, toplumda çeşitli nedenlerle sosyal dengesi ya da sosyal uyumu bozulan herkes olabilir. Yani, çevresiyle, iş arkadaşlarıyla, ailesiyle vb. ilişkileri bozuk, insanlarla iletişimi kopuk ya da düzensiz, içedönük, saldırgan vb. durumdaki insanlar bu durumlarının derecesine göre sosyal sağaltımın ya da sosyal rehabilitasyonun nesnesi olabilirler. En ağır durumda olanlar içinse sosyal bakım hizmetleri gündeme gelecektir.
Demirel’e göre, “Sosyal rehabilitasyon hizmetleri, ülkemizde yaşanmana sağlık ve sosyal sorunların çözümünde alternatif olma özelliğine sahiptir. Kronik hastalıklarda (diyaliz, tüberküloz, kanser, lösemi, AIDS vb.) sokak çocuklarında, uyuşturucu bağımlılarında, suçluluk alanında, özürlülük alanında, olağanüstü durumlarda (deprem, toplumsal olaylar), yaşlılık alanında, ruh sağlığı alanında sorun yaşayan bireylerin, ailelerin, grupların ve toplulukların sorunlarının çözümünde; sosyal rehabilitasyon proğramlarının özellikleri ilkeleri ve tedavi tekniklerinden yararlanılması mümkündür.” Ancak bunun ardından, Demirel, “Bu amaçla da, rehabilitasyon anlayışının, yapının, modelin ve yasal değişikliklerin gerçekleştirilmesi gerekmektedir.” diyerek yeni bir rehabilitasyon anlayışının gerekliliğini dile getirmektedir. Bunun için de önerdiği, rehabilitasyon hizmetlerinin hastane dışı toplumsal bakım sistemlerini de içine alacak olan bir rehabilitasyon örgütlenmesine gidilmesi gerektiğidir. Amaca ulaşmak için kurumsal bakım modelleri yerine toplumsal bakım modelleri tercih edilmelidir (Demirel, 2001, IIIa).
Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre psikososyal rehabilitasyon, “ruhsal bozukluk nedeniyle bireydeki işlev kaybı, yetersizlik ve engellerin azaltılması ya da ortadan kaldırılması ve bireyin yaşam kalitesinin mümkün olduğunca yükseltilmesi amacıyla planlanan müdahale ve eylemler” olarak tanımlanmıştır (akt: Şimşek 2000, 38).
Bu geniş içerikli ve ancak, başlıbaşına “sosyal” boyutlu olan tanımın yanısıra gene Dünya Sağlık Örgütü’nün diğer bir tanımı tıpsal ve psikolojik boyutu ile bütünleştirerek sosyal rehabilitasyona ilginç bir işlev yüklemektedir. Bu tanıma göre, “sosyal rehabilitasyon, tüm rehabilitasyon sürecini zora sokabilen ekonomik ve sosyal yükümlülükleri azaltmak; ailenin, toplumun ve mesleğin taleplerinin bireye göre ayarlanmasına yardımcı olmak yoluyla özürlünün topluma katılımını amaçlayan rehabilitasyon sürecidir” (www.who.org’dan akt. Demirel, 2001, 21).
Bu tanımdaki geçen özürlü terimi yerine yaşlıyı koyduğumuzda durum değişmeyecektir. Bu tanımla, sosyal rehabilitasyona, asıl olarak, tıpsal ve psikolojik rehabilitasyon hizmetlerinin sonuca ulaşmasını engelleyen ekonomik ve ailesel güçlükler gibi, sosyal içerikli güçlüklerin giderilmesi işlevi yüklenmiş, buna ek olarak, rehabilitasyona konu olan bireye, ailenin, toplumun ve mesleğin istemlerinin uyumlandırılması gibi ikinci bir işlev yüklenmiştir.Bu işlevler gerçekleştiği taktirde bireyin, konumuza göre yaşlının, topluma katılımı sağlanacaktır.
Bu tanım da doğrudur. Ancak, bu tanımla sosyal rehabilitasyona, diğer rehabilitasyon çalışmalarının amacına ulaşması yönünde, yardımcı bir işlev yüklenmiş olunmaktadır. Bu doğrudur. Ancak, günümüzde sosyal rehabilitasyonun doğrudan işlevleri de vardır. Bunlar, örneğin, tıpsal ve ruhsal bakımdan yeterli de olsa, toplumla ilişkilerini tamca sürdürmekte güçlük çeken bireyin bu güçlüğü aşmasına yardım işlevidir; toplumla iletişimini daha da iyileştirerek yaşamını daha doyumlu kılma işlevidir.
2.6. Gerontoloji Nedir?
Gerontoloji yaşlılık bilimi demektir. Yani yaşlılık konusuyla ilgilenen bilim dalı. Canlıda, belirli bir yaştan sonra (ortalama 60-65) bir bütün olarak varolan ya da ortaya çıkan değişmeleri konu edinir. Bunun boyutu çok geniştir. Dört dalda kategorize edilebilir:
Ve bu değişme süreçlerine bağlı olarak ortaya çıkan
Yaşlılık bilimi yaşlanma sürecinde ortaya çıkan biyolojik, fizyolojik ve zihinsel değişmeleri incelediği ve önlemler geliştirdiği gibi ekonomik, psikolojik ve toplumsal sonuçlarıyla da ilgilenir, çözümler üretir.
Yukarıdaki şemada görülen dört kategorideki sorunlardan enaz üçünün çözümü yolunda yapılması gereken çalışmalardan biri de bu yazının konusu olan sosyal rehabilitasyondur.
2.7. Geriatri Nedir?
Geriatri, yaşlı insanlarda ortaya çıkan hastalıkları inceleyen, muayene ve sağaltımıyla ilgilenen tıp dalıdır. Tıbbın yaşlılık hastalıkları konusunda uzmanlaşan dalıdır. Yaşlılıkla ilgili özel hastalıklar olup olmadığı bugün yanıtlanamayan bir sorudur. Yaşlılın da yakalandığı hastalıklar bilinen hastalıklardır, ancak, aynı hastalığın daha uzun, daha etkili ve daha yıpratıcı olması yaşlılık hastalığı ayrımını gerçekleştiren belirtilerdir. Aynı bilimciye göre bunun yanısıra geriatrinin özel ilgi alanının yaşlılara özel sağaltım ve rehabilitasyon yöntemlerinin geliştirilmesidir (Oesterreich 2000, 320a).
Yaşlılık için özel bir hastalık olduğu söylenemese de bilinen hastalıkların yaşlılardaki seyrinde özel müdahale yöntemlerinin kullanılması geriatriyi uzmanlık dalı olarak netleştirmektedir.
2.8. Sosyal Geriatri Nedir?
Geriatrinin 20. Yüzyıl’ın başlarında bir tıp dalı olarak ortaya çıktığını ve geliştiğini daha önce belirttim. Daha sonraki yıllarda ise (1930’lu yılların sonu) sağlık kavramı içine sosyal boyut da katıldı. Sosyal sağlık konusu sağlığın bütünleyici parçalarından bir olarak görülmeye başlandı. Ancak sosyal sağlık anlayışı ve hizmetlerinin gelişmesi bilimsel tıpsal sağlık anlayışı ve hizmetlerinin gelişmesi kadar somut ve hızlı olmadı. Hala da geliştiği söylenemez. Bu durumda yaşlı hastalıklarının incelenmesi ve sağaltımına kendisini ayıran geriatri, yaşlıların yalnızlığı, yalnızlaşması, sosyal uyumsuzluğu, sosyal iletişimde güçlük çekmesi ve toplumda statü yitiminin getirdiği sorunlar üzerinde herhalde durmuyor. Türkçe ve Almanca ulaşabildiğim kaynaklarda geriatrinin salt tıbbın konusu olarak ele alındığı görülüyor. Ancak, gelişen ve karmaşıklaşan toplumlarda (örneğin çekirdek aileyle) yepyeni bambaşka rahatsızlıklarla tanışan yaşlılar için onların sosyal rahatsızlık ve sorunlarını giderecek bir sosyal geriatri dalı neden gelişmesin? Aslında Dünyanın her tarafında yaşlılarla çalışan sosyal çalışmacıların yaptığı da dizgesi, bilimsel bilgisi, kuralı, teknikleri başka bir adla da anılsa sosyal geriatri değil mi?
3. Yaşlı ve Sosyal Rehabilitasyon
Sosyal rehabilitasyona en yoğun gereksinimi olan (belki gereksinim duymazlar, ama) olan nüfus grubu yaşlılardır. Buna gereksinim duyan diğer nüfus grupları, özürlüler, travma geçirenler, uzun süre cezaevinde kalmışların da sosyal rehabilitasyona büyük ölçüde gereksinim duydukları açıktır. Ve onlar için yaşamsal önemdedir. Ancak, yaşlılar, bu gereksinimin farkında olmadan, gereksinim duymadan, köşelerine çekilip anılarını günlük yaşamın yerine koyarak yaşamasını bilen yaşlılar, yalnızlığını ve kahrını yaşamına meze yapmasını bilen yaşlılar belki de sosyal rehabilitasyona ençok gereksinimi olan nüfus grubudur.
Tıpsal ve psikolojik rehabilitasyona konu olan birey hasta olarak anılır. Sosyal rehabilitasyonda birey (yaşlı) hasta olarak görülmez ve adlandırılmaz (Bkz: Demirel 2001, 21). Çünkü o, sadece toplumla iletişimi geliştirilmek istenen, ya da ekonomik ve benzeri yoksunlukları giderilmeye çalışılan bir bireydir.
Belki de, yaşlının hasta olarak görülmemesi sosyal rehabilitasyon sürecinin sınırsızlığıyla ilintilidir. Çünkü “sosyal rehabilitasyon genellikle uzun ve zor bir yoldur” (Demirel 2001, 1). Uzun zaman ve heriki taraf için sabır ister. Özellikle yaşlılarla yapılması planlanan sosyal rehabilitasyonun sonunun olması düşünülemez, yaşam boyu sürmelidir. Çünkü sosyal rehabilitasyonla yaşlının yaşama bağlanması, yaşamla uyumlanması ve yaşam niteliğinin yükseltilmesi ereklenmektedir ve yaşlı, yaşıyla ilgili özelliklerinden ötürü belirli bir rehabilitasyon süresinden sonra öğrendiklerini kendibaşına uygulamakta herhalde zorluk çekecektir.
Sadece bu nedenden değil, doğumdan ölüme değin yaşanan uzun süreçte rehabilitasyon insanların yaşam niteliğini arttıran bir işleve sahiptir ve bu nedenle gerektiğinde yaşamın her aşamasında uygulanma önemine sahiptir.
sosyal rehabilitasyon ile yaşlılara yaşama güncel ve dingin bir bakış kazandırılmaya çalışılır. Yeni bir yaşam gücü, bir şeyler yapma isteği kazandırılmaya çalışılır. Bu genel amaca varılabilmesi için, gerekiyorsa, içedönüklük ya da depresyon durumunun giderilmesi (psikolojik ya da psikososyal rehabilitasyon gerekebilir. Ya da sosyal rehabilitasyon un görevi, yaşlıda, çalışma isteğinin geliştirilmesi için çalışma yeteneği ya da insanlarla daha iyi iletişim kurabilmesine yardımcı olmak için toplumsal kaynakları kullanabilme becerisi kazandırılmaya çalışılması olabilir. Bütün bunlar için de, yaşlının varolan fizik ve ruhsal handikaplarını aşabilmesi için fiziksel ve ruhsal rehabilitasyon hizmetlerinden yararlanması ve bu sayede fizik ve moral gücünün arttırılarak sosyal alanda performans ve olanaklarını daha üst düzeyde kullanması sağlanabilir.
Türkiye Fiziksel tıp ve Rehabilitasyon Uzman Hekimleri Derneği tarafından çıkarılan bir yayında sosyal rehabilitasyon hizmetleri, psikolojik rehabilitasyon da katılarak şöyle sınıflandırılmıştır:
- Bireyi aile yaşamına hazırlamaya yönelik hizmetler
- Bireyi sosyal ve toplumsal yaşama hazırlamaya yönelik hizmetler
- Bireyin ruhsal sorunlarını çözmeye yönelik hizmetler
- Bireyin evine ve sosyal çevresine uyumunu sağlamak amacıyla bireye özel teknik modifikasyonların organizasyonunu sağlamaya yönelik hizmetler
- Bireyin ulaşım olanaklarını organize etmeye yönelik hizmetler
- Bireyin rehabilitasyon hizmetlerinden yararlanabilmesi ve daha sonraki yaşamı için gerekli ekonomik desteğin sağlanmasına yönelik hizmetler
- Bireylerin sosyal ve toplumsal yaşama uyumu için tüm fiziksel çevrenin bireyin [metinde özürlünün] kullanımına uygun bir şekilde düzenlenmesine yönelik hizmetler
- Bireylere ve sorunlarına karşı toplumsal bilincin ve duyarlılığın geliştirilmesine yönelik hizmetler.” (2000, 4-5)
Burada görülüyor ki, sosyal rehabilitasyon çok küçük bir boyutuyla diğer rehabilitasyon hizmetlerine yardımcı, ondan çok ötede başlıbaşına bir rehabilitasyon türüdür. Bu maddeleri yaşlılar bakımından değerlendirecek olursak, toplumda yeri, toplumla ilişkisi ve uyumu yerinde bir yaşlı ereklenmiş olduğu görülür.
- Yaşlılar İçin Sosyal Rehabilitasyon
Nasıl ki fiziksel rehabilitasyon (fizyoterapi) insanların fizik olarak çevrelerine/topluma uyumları için gerekli bir rehabilitasyon yöntemlerine sahiptir; sosyal rehabilitasyon da insanların, – konumuzla ilgili olarak – yaşlı bireylerin çevrelerine/topluma uyumlarını kolaylaştırmak üzere topluma müdahale edebilecek müdahale araçlarına sahiptir.
Sosyal rehabilitasyon için bu araçlar, öncelikle, sosyal araçlardır. Sosyal araçlar dediğimizde neler anlıyoruz?
Sosyal araçlar dediğimizde kişiyi yakın ve çevresiyle algılayarak, yani onu birey olarak ele alıyoruz. Bu hareket noktası bizi bireyin, aile, arkadaş, iş ve diğer sosyal çevresiyle (Pazar yeri, şenlik, müze, sinema, stadyum vb.) iletişimini ön plana çıkarır. Zaten, sosyal rehabilitasyonu gerektiren durum bu tür iletişimin bozukluğu olduğuna göre bu çok yönlü iletişimin sağlanması için yapılan çalışmalar doğrudan sosyal rehabilitasyon çalışmaları olacaktır. Bireyi, sosyal çalışmacıyla birlikte, yakınlarıyla ya da yalnız başına değişik sosyal ortamlara girmesini proğramize etmek sosyal rehabilitasyon elemanının işidir. Dolayısıyla, yukarıda dediğimiz sosyal araçlar, rehabilite edilecek kişiye yönelik olarak düşündüğümüzde, onun yaşam ortamı ile ilgili öncelikli ya da yeni olarak iletişim ağı içinde yeralabilecek her şeydir. Duruma göre annesi, babası, kardeşleri, akrabaları, arkadaşları, iş arkadaşları, yerine göre sevdiği medyatik kişiler, yani sanatçılar, sporcular vb. gibi insanlar ile, gidilebilecek ya da gidilmesi anlam taşıyan kahvehaneler, pastaneler, sinema, tiyatrolar, panayırlar, şenlikler, luna park, orman, müze ve benzeri gezip görülecek yerler, yapılması gereken ev ziyaretleri, yürüyüşler, geziler, alışveriş, konferans, söyleşi, panel gibi etkinlikler, hepsi ve bunlar gibi birçok şey sosyal rehabilitasyonun araçlarıdır. Kısası, çevre, her şeyiyle bir sosyal rehabilitasyon aracıdır.
Burada iki adım önemlidir.
Birinci adım, sosyal rehabilitasyon düşünülen kimsenin yaş, cinsiyet, sosyal konum vb. gibi özelliklerine göre bütün bunlardan hangisinin kullanılabilir ve gerekli olduğunun saptanması, ve ikinci adım, bu seçilen sosyal araçlarla ilintili olarak sosyal rehabilitasyon proğramının yapılmasıdır. Bu proğram içinde yaşlıya sosyal destek sağlanmış olur. Çeşitli sosyal destek çalışmaları yapılır.
Yaşlılarla sosyal rehabilitasyon dendiğinde salt “sosyal” rehabilitasyon anlaşılabileceği gibi psikososyal ya da sosyopsikolojik rehabilitasyon da anlaşılmalıdır. Yaşlıya psikolojik destek sağlanmadan yapılacak sosyal destekler kadar sosyal destek sağlanmadan verilecek psikolojik destekler de başarısızlığa mahkum olacaktır. Bu nedenle ikisinin bir bütün olarak verilmesinin gerekli dolduğu durumlar da vardır. Yaşlının ailesini benimsemesi, ailenin yaşlısını benimsemesi, aralarındaki sıcak bağların geliştirilmesi bu kapsamda görülebilir. Yaşlının, salt ailesi ile değil çevredeki diğer kişilerle de ilişkilerinin kurulması, düzeltilmesi, düzenlenmesi de bu kapsamdadır. Ailenin yaşlının bakımı ve rehabilitasyonuna anlayış gösterip destek verebilecek konuma getirilmesi ve bu konuda ailenin rolünün güçlendirilmesi sosyopsikolojik aile çalışmalarını gerektirir. Çalışan yaşlıların emekliliğe sosyal ve psikolojik olarak hazırlanması, üzüntüsüz ve kaygısız geçişin sağlanması, yeni yaşamında emekliye yeni uğraşılar bulmasına yardımcı olunması ve desteklenmesi psikososyal yaklaşımın görevlerindendir. Yaşlının sağaltımı ve bakımı içselleştirerek kabulü için yapılacak çalışmalar da bu çerçevededir. Bunu sağlayacak hizmetler teknik olarak psikososyal destek hizmetleri, mesleksel uygulama olarak psikososyal rehabilitasyon hizmetleridir.
Sosyal rehabilitasyon proğramları salt yaşlıda topluma karşı sıcak bir bakış yaratılmasıyla kalmaz, toplumda da yaşlılara karşı olumlu bakış açılarının gelişmesine yardımcı olur. Sosyal rehabilitasyon proğramları sayesinde isteyen yaşlı öğrendiği elişleriyle ek gelir sağlama olanağını da bulabilir. Yıllardır çalışmaktan ilgilenme fırsatını bulamadığı özel becerileri ile ilgilenme fırsatını bulmuş olur. Kesintisiz – yaygın – eğitim olanağına kavuşmuş ve bu sayede ilgi alanlarını geliştirmiş olur.
- Türkiye’de Yaşlıların Durumu
Türkiye’de yaşlılara hizmet veren kuruluşların sayısı sınırlıdır. Bugünün rakamlarıyla Türkiye’de toplam 120 kuruluşta 10.956 kapasite ile yaşlılara hizmet sunulmaktadır.
Yaşlı kuruluşlarının 44 tanesi SHÇEK (Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağlı resmi huzurevleridir. Bu kuruluşlarda kapasite 5182’dir.
Bakanlıklara bağlı dört huzurevinde 763 yatak kapasitesi vardır.
1868 kapasiteyle tüm Türkiye’de 19 belediye huzurevi, ya da yaşlı bakım merkezleri çalışmaktadır.
Ülkemizdeki azınlıklara ait altı huzurevinde 900 kapasite vardır.
Dernek ve vakıf, yani gönüllü kuruluşların açıp işlettiği 1356 kapasiteli 21 yaşlı bakım yerleri mevcuttur.
Özel kişiler tarafından açılan ve işletilen 26 özel huzurevinde 887 yaşlı bakım görmektedir.
Böylece toplam 120 kuruluşta 10.956 yaşlı bakım kapasitesinin tamamının dolu olduğu da söylenemeyeceğine göre bu hizmetlerden yararlanan yaşlıların sayısının bu rakamın altında olduğu söylenmelidir. Oysa Türkiye’nin nüfusu 1997 nüfus sayımına göre 62.810.111’dir ve yaşlı nüfusun sayısı milyonların üzerindedir.
Kaynak: SHÇEK broşürü (Yılsız)
6. Yaşlılar İçin Sosyal Rehabilitasyon Proğramları
Sosyal rehabilitasyon proğramlarının içeriği belirlenmedikçe ne olduğunu anlamak güçleşecektir. Bu yazı sınırları çerçevesinde bunları anck özetleyerek vermek olanaklıdır. “Sosyal rehabilitasyon çalışmaları tıbbi, psikolojik ve sosyal yönden çeşitli düzeylerde kayıpları bulunan bireyi, sosyal, ekonomik, fiziksel ve ruhsal açıdan yeterli düzeye ulaştırabilecek proğramlardan oluşmaktadır” (Demirel 2001, 24). Bu çalışmalar çok yaygın çalışmalardır. Ayrıca bu çalışmalar yaşlının içinde bulunduğu ekonomik, kültürel, toplumsal ve sosyal konuma göre biçimlenirken, bu biçimlendirmede coğrafi koşullar, ekonomik ve kurumsal olanaklar da belirleyici olur.
Yaşlılar için sosyal rehabilitasyon proğramları iki modelde yapılabilir.
- Kurumda
sosyal rehabilitasyon
- Evde sosyal rehabilitasyon
Bu iki hizmet türünün de iki boyutu bulunur:
- Kurum ya da ev içinde sosyal rehabilitasyon
- Toplum içinde sosyal rehabilitasyon (kurum ya da ev dışında sosyal rehabilitasyon)
- Hem toplum hem kurum içinde sosyal rehabilitasyon
Olayı yalınlaştırmak için yapılan bu sınıflandırmanın daha anlaşılır olması için şu ekleme yapılmalıdır. Kuşkusuz kurum ya da ev içinde de sosyal rehabilitasyon proğramları geliştirilebilir, ancak daha etkili bir sosyal rehabilitasyon proğramı için kurum ya da ev dışına çıkmak, yaşlı ile topluma girmek gerekir[6].
Kurumiçi sosyal rehabilitasyon proğramları salt yatalak bir yaşlı için düşünülebilir. Onun bile zaman zaman kurum dışına çıkarılması sosyal rehabilitasyonun ereklerindendir.
Kendine bakabilen ancak kurum dışına çıkmaya isteksiz bir yaşlı için de toplumda sosyal rehabilitasyon proğramları, daha çok kurum dışına çıkmaktan hoşlanan, ancak kurumda kaldığı günlerde ne yapacağını bilemeyen yaşlılar için de kurumiçi sosyal rehabilitasyon proğramları anlamlı olacaktır.
Toplum içinde derken, yaşlının bulunduğu çevre ile iletişimi sağlanarak yapılan çalışmalar kastedilmektedir. Yaşlılık dönemi için çocuk ve gençlerde olduğu gibi bir sosyalleştirme düşünülemeyeceğine göre, yaşlının varolan sosyalliğinin körleşmemesi, körleşmişse yeniden yaratılması ve geliştirilmesi sözkonusu olacaktır. Zaten, sosyal rehabilitasyon un amacı da eski durumun yeniden yaratılması demek değil midir?
Yaşlılar için sosyal rehabilitasyon proğramları iki ana başlık arlında görülmelidir:
- sosyal sigorta ile
- sosyal hizmetler.
Sosyal sigorta kapsamında bulunan ve sosyal sigorta hizmetlerini doyumluca alabilen bir yaşlı için onun “yeniden muktedir kılınması” (rehabilitasyonu) yolunda büyük adım atılmış demektir. Kendilerine sağlanan aylık gelir, hastalık sigortası ve diğer sosyal yardımlar onun toplumda kopmamasına yardımcı olacağı gibi, eğer koptuysa topluma yeniden bağlanmasını kolaylaştırıcı etkiler yapacaktır.
Dar anlamda, alışılagelen sosyal hizmetler ise, sosyal güvenlik kapsamında alınacak ikinci önlemler dizisidir. Yalnız ve kendisine bakamayacak durumdaysa kurum bakımı (huzurevi), kendisine bakacak durumda ise evde bakım, danışma, kulüp ve diğer boş zaman değerlendirme hizmetleri devreye girecektir. Gündüzlü ya da yatılı sosyal hizmet kuruluşlarında verilen hizmetler gene kurumsal olarak düzenlenen evde bakım hizmetleriyle tamamlanır.
Yaşlının sosyal güvenliği kapsamında sosyal sigorta hizmetleri kapsamına girmeyen konut edindirme, kiralık konut bulmasına yardımcı olma, konutsuz yaşlılara konut ya da barınak bulma ikincil, ancak temel görevlerden biridir. Daha çok kamusal sosyal hizmet kapsamında ele alınır.
Şu ayrımı netleştirmek gerektir. Yaşlı rehabilitasyon merkezi dendiğinde özellikle fiziksel rehabilitasyon yapılan merkezler anlaşılmalıdır. Adı, sadece rehabilitasyon merkezi olan bir sosyal hizmet kuruluşu olması sözkonusu olmamalıdır. Çünkü, yaşlı danışma merkezleri, kulüpler, yaşlı kahveleri vb. zaten işlevli kullanıldıkları taktirde birer rehabilitasyon merkezleridir[7].
Gerek yalnız gerekse ailesiyle evinde kalmak isteyen, ancak kimi günlük ya da aylık etkinliklerini istediği gibi sürdürmekte güçlük çeken yaşlılar için destek hizmetleri vermek gerekebilir. Gaz, su, elektrik paralarının yatırılması, mektuplarının postaya verilmesi, evinin bahçesinin bakımı, evde küçük onarımların yapılması, hatta yemeğinin yapılması ya da getirilmesi, ulaşım gibi belirli işlevlerini yerine getirmede kendisine yardımcı olunması gibi konularda örgütlü bir kurum hizmeti yaşlının sosyal rehabilitasyonunu sağlayacak hizmetlerdendir.
Bunların üstüne, mahallede arkadaşlığı, iletişimi, dayanışmayı sağlayacak toplantılar düzenlenmesi, buna önayak olunması, kurum sakinleri ya da mahalle sakinleriyle topluca geziye, kültürel etkinliğe gidilmesi de zaman zaman ya da düzenli olarak proğramlanabilir.
İsteyen yaşlı için örgün ya da yaygın eğitim proğramlarına katılmalarının sağlanması sosyal rehabilitasyon açısından önemlidir. Yaşlıların yaşamdan kopmamaları için, ki bu sosyal rehabilitasyonun amaçlarından biridir, dünyadaki siyaset ve kültüre değin Dünya ve Türkiye’deki gelişmelerden haberli olmalarının sağlanması da önem taşımaktadır. Bunun gibi, gelişen teknolojiye uygun olarak gündelik yaşamın yeni koşullar altında, yeni teknolojik ev araçları ile yeniden nasıl düzenlenmesi konusunda verilecek ilginç sunuşlar yaşlı eğitiminin bir parçasıdır ve gündelik yaşamlarını yeniden düzenleyebilmelerine yardımcı olur. Akıllı fırından, kahve makinesinin kullanılmsaına kadar bir dizi kullanım araçlarının kullanımının öğretilmesi yaşlıyı yaşamla sürekli ilgili tutacaktır. Özetle, yaşlılara yönelik ve düzenli olarak yapılacak söyleşiler, konferanslar yaşlı eğitimi projesinin yaşama aktarılması demek olacaktır. Yaşlı eğitimi konusuna verilen önem ise sosyal rehabilitasyonun sürekliliğini sağlayacaktır.
Bunun gibi yaşadığı ortam dışında tatil geçirmeleri için bu tür proğramların düzenlenmesi, grup gezileri, grupça dans partileri, eş bulma eğlenceleri, sohbet grupları oluşturulması yaşlıyı toplumda ayakta durmak konusunda “yeniden muktedir kılacaktır”. Yaşlıyı güçlüklerle baş etme konusunda yeniden muktedir kılacaktır.
Belki de bütün bunlardan önce yaşlıları ve yaşlı yakınlarını, hatta toplumu yaşlılık, yaşlılıkta karşılaşılabilecek sorunlar, yaşlı sağlığı, beslenmesi… gibi konularda bilgili kılacak yayınları çıkartmak ve erek kitleye ulaşmasını sağlamak gerekmektedir. Sağlıklı yaşam sürebilme için gerekli bilgilerle donatılmış bir başucu kitabı gereksinimi uzun yıllardanberi Türkiye’de vardı Bu boşluk H.Ü. GEBAM tarafından giderilmiştir. Yaşlı için önemli, yönlendirici gündelik bilgilerin yeraldığı “Yaşam Kalitesi Rehberi” ne kadar geniş bir yaşlı ve ailesi çevresine ulaşabilirse yaşlıların sosyal rehabilitasyonları bakımından o denli etkili olacaktır. Bu kitap önemli bir sosyal rehabilitasyon aracıdır (Bkz. GEBAM, Yaşam Kalitesi Rehberi, Ankara 2001)
- Sonuç
Türkiye’de yaşlılara yönelik sosyal rehabilitasyon düşüncesinin, politikasının ve proğramlarının olmadığı saptamasını yapmak gerektir. Bugün huzurevlerinde, yaşlı danışma merkezlerinde, hatta toplum merkezlerinde (gelen yaşlılar için) belirli hizmetler vardır. Ancak bunlar ya kopuk kopuk, gündelik gereksinimlerin karşılanmasına yönelik çalışmalar ya da boş zaman değerlendirmeye, – varolan anlayışla – “yaşlıların oyalanmalarına” yönelik hizmetlerdir. Enine boyuna, sosyal rehabilitasyon anlayışıyla geliştirilmiş, kayda, kağıtlara geçmiş, proğramlanmış, içeriği belirlenmiş ve uygulamaya aktarılmaya hazır bir sosyal rehabilitasyon düzenlemesinin bulunduğu bir sosyal hizmet kuruluşu olduğu bilgisine sahip değilim. Yaşlılar için, sadece sosyal ya da sosyal ve psikolojik müdahale tekniklerinin kurumsal olarak netleştirilmiş olduğu bilgisini de edinmedim. Türkiye’de sosyal rehabilitasyon proğramları yaşlıların bulunduğu ve yaşlılarla ilgili her türlü kurum ve kuruluşta başlatılmalı ve geliştirilmelidir.
Yaşlılara yönelik sosyal rehabilitasyon proğramlarının uygulanabilmesi için
- anlayış,
- politika,
- plan,
- proğram, ile
- fiziksel ortam
- sağlanmalıdır.
Türkiye’de rehabilitasyon hizmetleri yeni bir anlayışla boyutlandırılıp bu kapsamda sosyal rehabilitasyon da yürütülmek isteniyorsa, sosyal rehabilitasyonun
- konusu (yaşlılara yönelik)
- amacı
- içeriği,
- özellikleri,
- ilkeleri,
- sağaltım teknikleri ve,
- ülkemizde sosyal rehabilitasyona duyulan gereksinimin
belirlenmesi ve bu gereksinim doğrultusunda,
- konuyla ilgili meslek elamanlarının yetiştirilmesi,
- gerekli hizmetlerin üretilmesi ve,
- hizmet modelinin yeniden yapılandırılması
gerekmektedir (Bkz. Demirel, 2001, IV).
Sosyal rehabilitasyon sorumluluğu sosyal çalışmacınındır. Bu nedenle, zaten tüm Türkiye’de kurum olarak sayısı bir olan sosyal çalışma öğretiminde yaşlılara özel derinleştirilmiş bilgiler seminerler biçiminde öğrencilere verilmelidir. Bu öğrenim kapsamına girmesi gereken bilgiler hem yurtdışı örneklerinden, hem Türkiye gerçeklerinden derlenmesidir. Bunun için bu alanda uygulama yapan meslek elemanları ile seri seminer çalışmaları yapılıp Türkiye uygulamalarından bilgiler derlenmeli, uygulamacıların bilgi, deneyim ve bu alanda yaşadıkları sorunlar toplanıp, tartışılmalıdır. Bu alana hazır sosyal çalışmacıların yetiştirilebilmesi için Hacettepe Üniversitesi’ne bağlı Sosyal Hizmetler Yüksekokulu’nda lisans ve yükseklisans proğramlarında sosyal rehabilitasyona yönelik yeni düzenlemeler yapılmalıdır.
Buna koşut olarak bir yıllık süreli sosyal çalışmacıların yanında görev almak üzere sosyal yardımcılar, yani, yaşlı bakıcıları yetiştirme eğitimleri başlatılmalıdır. Hacettepe Üniversitesi’nde bunun için gerekli fizik ve bilimsel altyapı vardır. Sosyal Hizmetler Yüksekokulu ile GEBAM bu proğramı İş Kurumu ile işbirliği yaprak yaşama aktarabilirler.
Yaşlı psikolojisi bilen, yaşlılık bilgileriyle donanmış, özel bakım ve rehabilitasyon yöntem ve tekniklerinde bilgili yaşlı bakıcıları psikososyal sağaltımın yanı sıra, ABD’de “case management” olarak anılan, Türkçe’ye “olgu yönetimi” olarak çevirebileceğimiz çalışmalar konusunda donatılmalıdır.
Öteyandan, Türkiye için yaşlılar yönelik sosyal rehabilitasyon hizmetlerinin yeterli olmasını söylemek istiyorsak bunun için öncelikle yaşlılar için sağlık ve sosyal kurum ve kuruluşlarının sayılarının da yeterli olması gerektiğini söylemeliyiz. Yaşlılar için Türkiye’de sağlık (tıpsal ve ruhsal) sağlık kuruluşlarının sayısı da sosyal hizmet kuruluşlarının sayısı da, bu yazının diğer bölümlerinde görüldüğü gibi çok yetersizdir.
Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından 5-7 Ekim1998 tarihleri arasında düzenlenen III. Yaşlı Kurultayı Sonuç Bildirgesinde “Özel bakıma ihtiyacı olan yaşlılar için yeterli sayıda ve donanımlı Rehabilitasyon Merkezleri açılmalıdır” denerek Hükumetlerin önüne hedef konulmuştur.
Öyleyse iki konu üzerinde durulmalıdır.
Birinci konu; her üç boyutuyla yaşlılar için sağlık kuruluşlarının ve sosyal hizmet (sosyal rehabilitasyon) kuruluşlarının sayıları gereksinimi karşılayacak denli arttırılmalıdır.
İkinci konu; varolan sağlık ve sosyal hizmet kuruluşlarının anlayış, işleyiş ve nitelikleri, buralarda sosyal rehabilitasyon hizmetlerinin de yeterli verilmesini sağlayacak boyuta getirilmelidir, yani yeni bir anlayışla başlatılmalı ve geliştirilmelidir. Bu da, yukarıda ele aldığım, konuda uzmanlaşmış sosyal çalışmacıların ve yaşlı bakıcılarının yetiştirilmeleriyle yaşama aktarılabilir. Yeter ki, bu alanda anlayış sahibi, sosyal bakışı olan yönetimler konuya sahip çıksınlar.
Son söz olarak şu söylenebilir. Çağdaş boyutuyla sağlığı tamca sağlamayı ereklemek istiyorsak sosyal sağlığı ve bu kapsamda sosyal rehabilitasyonu da gerekli olduğu herkes için, her yerde ve her zaman yaşama aktarabilmeliyiz. Yaşlılara yaşam niteliği yüksek (ideal) bir yaşam sunmakta içtenlikliysek onların sosyal sağlıklarını ve bu kapsamda sosyal rehabilitasyon hizmetlerini de önemsemeli ve uygulanır kılabilmeliyiz.
KAYNAKÇA
DEMİREL, Süleyman. Türkiye’de Rehabilitasyon Hizmetlerinin Yeniden Yapılandırılmasında Sosyal Rehabilitasyonun Önemi ve İşlevi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Hizmet Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, 2001
GEBAM, Yaşam Kalitesi Rehberi, Ankara: GEBAM 2001
MIHÇIOĞLU, Cemal. Sözcüklerin Öyküsü, Ankara: Kültür Bakanlığı, 1996
OESTTEREICH, Klaus. “Geriatrie”, DEUTSCHER VEREIN, Fachlexikon der sozialen Arbeit, Frankfurt: Eigenverlag des DV, 2000, s. 320-321
ŞİMŞEK, Zeynep. Ağır Ruhsal Bozukluğu Olan Hastaların Yaşam Kaliteleri ile Toplum İçinde Bakıma Örgütsel Yaklaşım, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Hizmet Anabilim Dalı Doktora Tezi, 2000
TC. SOSYAL HİZMETLER VE ÇOCUK ESİRGEME KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Görme Özürlüler Rehabilitasyon Merkezleri Yönetmeliği. (Mülga) (SHÇEK’in 1990’an önceki WEB sitesinden.) (Mevzuat Bilgi Sisteminde bulunamadı.)
TC SOSYAL HİZMETLER VE ÇOCUK ESİRGEME KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ, Özürlülerin Tespiti, İncelenmesi, Bakım ve Rehabilitasyonuna Dair Yönetmelik. Resmi Gazete Tarih: 19.08.1993, Sayı: 21673
TOMANBAY, İlhan. ”Üç Boyutlu Sağlık – Aile Sağlığı ve Ana Çocuk Sağlığı Alanında Sosyal Sağlık”, Sağlık Bilimleri Araştırma Dergisi (SBAD), C. 4, S. 6, 1992, s. 189-201
TOMANBAY, İlhan. “Sosyal Rehabilitasyon”, SABEM Dergisi, Sosyal Hizmetler Araştırma, Belgeleme, Eğitim Vakfı Yayını, S. 18, Temmuz 1998, s. 6a
TOMANBAY, İlhan. Sosyal Çalışma Sözlüğü, Ankara: Selvi, 1999(1)
TOMANBAY, İlhan. Sosyal Çalışmayı Yapılandırmak, Kavramlar – Oluşum – Nitelik – Uygulama, Ankara: SABEV, 1999(2)
TÜRKİYE FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON UZMAN HEKİMLERİ DERNEĞİ, Ülkemizde Rehabilitasyon Hizmetlerinin Bugünkü Durumu ve 21. Yüzyılda Hedefler, Ankara, 2000
www.who.org/socialrehabilitation.html (Erişim: 12 06 2001)
*
(25
07 2001, Ankara)
[1] Bkz. İlhan Tomanbay, “Sosyal Rehabilitasyon”, SABEM Dergisi, Sosyal Hizmetler Araştırma, Belgeleme, Eğitim Vakfı Yayını, S. 18, Temmuz 1998, s. 6a
[2] Sosyal sağlık konusunda ek bilgi için Bkz: Tomanbay 1992, 189-201
[3] Türkçe’ye yeni bilimsel kavramlar türetme ustası Prof. Dr. Cemal Mıhçıoğlu, Kültür Bakanlığı tarafından yayınlanan bir kitabında, bu iki anlam için aynı kökten türeyen iki farklı Türkçe sözcük türetmiştir. Toplumsal ve toplumcul. Toplumsal, bu yazıda anlatılmak istenen, tüm toplumu etkileyen ve ilgilendiren, toplumcul ise özel gereksinim gruplarını, belirli nüfus gruplarını etkileyen ve ilgilendiren anlamlarını taşıyan iki sıfattırlar. Mıhçıoğlu tarafından toplumsal ve toplumcul olarak iki güzel terim türetilmiş ise de bu bildirinin yazarı tarafından, toplumsal yerleşmiş bir terim olarak görülmüş ve bu bildiride geniş anlamda anlamlandırılmış, ancak, toplumcul, kullanımı olmayan bir sözcük olduğundan onun yerine sosyal teriminin kullanılmasının uygun olacağı düşünülmüştür. (Bkz. Mıhçıoğlu)
[4] Sosyal ve toplumsal terimleri konusunda ek bilgi için bkz: Tomanbay 1999, 50-52
[5] Bkz. İlhan Tomanbay, “Sosyal Rehabilitasyon”, SABEM Dergisi, Sosyal Hizmetler Araştırma, Belgeleme, Eğitim Vakfı Yayını, S. 18, Temmuz 1998, s. 6a
[6] Tıpsal (fiziksel) rehabilitasyonun kurum içinde (hastane, rehabilitasyon merkezi vb.) olması çoğu zaman ve hatta koşullardan ötürü zorunlu iken, sosyal rehabilitasyon için bu zorunluluk tersine işlemektedir. Kurum dışında, toplum içinde rehabilitasyon…
[7] Rehabilitasyon bir sağlık hizmeti türü olduğu için kurum adından çok o kurumun hizmet türünü belirtmesi bakımından kullanılır ve ad olmamalıdır. Örneğin hastaneler sağaltım merkezleridir ancak sağaltım merkezi olarak adlandırılmazlar, betimlenirler. Bu kural özellikle sosyal alanda geçerli olmalıdır.