ALMAN SOSYAL ÇALIŞMACILARIN UKRAYNA’DAKİ SAVAŞA KARŞI YAYINLADIKLARI “POZİSYON KAĞIDI”*
* Positionspapier der Fachgruppen/Sektionen und des Vorstands der DGSA zum Krieg in der Ukraine
Prof. Dr. İlhan Tomanbay
İstinye Üniversitesi SBF
Sosyal Hizmet Bölüm Başkanı
Aşağıdaki iletiyi 3.03.2022 Perşembe 10:53 günü eposta olarak Almanya’da yaşayan Prof. Dr. Beate Steinhilber’den aldım. Bana yazdığı not uzun değil; şu kadar:
“Sevgili İlhan, “Alman Sosyal Çalışma Topluluğu”nun** (Deutschen Gesellschaft für Soziale Arbeit) Ukrayna’daki savaşla ilgili “Pozisyon Kâğıdı” (Positionspapier) aşağıdadır.
“Dostça selamlar, Beate”
** Sözcüksel çevirisinde örgütlenme deseni toplum olarak geçmektedir. Buradaki toplum sözcüğü bir örgütlenmeyi ifade ettiği için Türkçe anlamlandırmayı kolaylaştırmak adına topluluk olarak çevirdim. Çünkü Türkiye’de sivil örgütlenmelerde topluluk kavramı kullanıldığını düşündüm.
Önce anlamayı kolaylaştıracak iki ön bilgi:
- “Alman Sosyal Çalışma Topluluğu” (DGSA) adıyla anılan örgüt devlet destekli ve federal düzeyde örgütlenmiş bir STÖ’dür. Bu federal (Türkiye yönetim anlayışıyla ulusal) örgüte bağlı çok sayıda sosyal hizmet kuruluşu vardır ve buralarda hemen her sosyal çalışma alanında çok sayıda sosyal çalışmacı çalışır. Bir çeşit sosyal çalışmacıların uygulamaya dayalı bir federal örgütüdür. Konuyu aşmamak için kuruluşu ayrıntılı tanıtma ve rakamlar verme işine girmiyorum.
- Başlıkta da kullandığım “pozisyon kâğıdı” kavramı “Pozitionpapier” sözcüğünün sözcüksel çevirisidir. Türkçede kullanmıyoruz. Herhangi bir olaya karşı o örgütün aldığı tavrı (pozisyonu) yansıtan bildiri anlamında bir kullanım. Anlamsal çevirisiyle, “tavır bildirisi” Yani Alman sosyal çalışmacıların Ukrayna’ya karşı Rusya’nın başlattığı savaşa karşı olan tavrını açıklayan bir bildiri.
Bildirinin çevirisi, tartışılabilecek hataların sahibini belirtmek adına yazıyorum, bana aittir.
Bildirinin başlığı:
Meslek gruplarının, bunların çalıştığı birimlerin ve DGSA (Deutsche Gesellschaft für Soziale Arbeit; “Alman Sosyal Çalışma Topluluğu” Yönetim Kurulunun Ukrayna’daki savaşa ilişkin tavır belgesi*
* Bildirinin İngilizce sürümü DGSA web sitesinde bulunabilir (www.dgsa.de)
Bildiri
Kaçış, göç, ırkçılık ve antisemitizm ve uluslararası sosyal çalışma alanlarında oluşturulmuş sosyal çalışma grupları olarak bu pozisyon belgesini “sosyal çalışma” bakış açısından yazıyoruz. Mesleğimiz gereği biz sosyal çalışmacılar zorunlu göç, şiddet, baskı ve adaletsizlikten etkilenen kişi ve topluluklarla birebir çalışan bir mesleğiz. Yayınladığımız bu pozisyon belgesiyle Uluslararası Sosyal Çalışma Federasyonu’nun (International Federation of Social Work) 24 Şubat 2022 tarihli ve “Uluslararası Sosyal Çalışma Okulları Derneği”nin (der International Association of Schools of Social Work) 26 Şubat 2022 tarihli açıklamalarını desteklemek ve güçlendirmek istiyoruz. Büyük bir kararlılıkla Ukrayna halkının yanında ve Rus hükümetinin onların topraklarına yönelik uluslararası hukuku ihlal eden saldırı savaşının karşısında durmaktayız. Sivil altyapının bombalanmasını ve Çernobil’deki nükleer harabelerin etrafında gerçekleşen çok tehlikeli çatışmaları dehşetle izliyoruz. Küreselleşmiş dünyada barış içinde birarada yaşamayı olanaksız kılan her türlü emperyalizm, vekâlet savaşı ve milliyetçilik girişimini kınıyoruz.
Alanda çalışan sosyal çalışmacılar ve sosyal çalışma bilim topluluğunun üyeleri olarak, ilişkilerin ne kadar çabuk yok edilebileceğini ve yenilenme ve iyileşme süreçlerinin ne kadar uzun ve acılı olabileceğini biliyoruz. Tüm Rus yetkililerini askeri harekâtı durdurmak ve Ukrayna’da barışı yeniden kurmak, Ukrayna’daki tüm insanların güvenliğini sağlamak için gereken tüm olanakları kullanmaya çağırıyoruz. Ukrayna ve komşu ülkelerde şiddetten ve zorla yerinden edilmeden olumsuz etkilenen insanlara acil yardım sağlayan sosyal çalışmacılarla ve diğer destekçilerle dayanışmamızı ilan ediyoruz. Benzeri bunalımların deneyimlerden yola çıkarak sorumlu tüm aktörleri, yerel sosyal çalışmacılara, araştırmacı ve bilimcilere olduğu gibi diğer alanlardan gelen ve konuyla ilgili çalışan yerel uzman kişilere ivedi olarak eylem yolunu yerel koşulları en iyi şekilde bilebilecekleri için onların bizzatbelirleyebilecekleri koşulları yaratmaya çağırıyoruz. Zira bu yerel aktörler durumu en doğru/gerçekçi şekilde tanımaktadırlar.
AB, koruma arayanları açık bir tavırla karşılamak için politikalar ve kaynaklar sağlamalıdır. Ukrayna’dan kaçan insanlar gidecekleri ülkeyi kendileri seçebilmelidir. Alman hükümeti bu Almanya’ya sığınanların AB içinde hareket özgürlüğü için kampanya yürütmelidir. Almanya’daki sosyal çalışma uygulamacıları ve araştırmacıları / bilimcileri olarak, Alman hükümetini Almanya’da koruma arayan bu insanları ülkede tutabilmek için için gerekli olan yeterli mali kaynağı sağlamaya çağırıyoruz. Alman hükümetinin, Ukrayna’dan kaçmayı kolaylaştırmak için güvenli kaçış yollarını açık tutmasını ve ülkeye bürokratik olmayan yasadışı girişlere imkân vermesini, bunun dışında ülkeye gelenlerin kalışlarını kesin olarak sağlamasını talep ediyoruz. Bu insanlara Almanya’da bürokratik olmayan bir şekilde kalabilmeleri için gereken tüm işler, işlem ve eylemler kapsamlı olarak yapılmalıdır. (Örneğin, eğitim ya da aile birleşimi yoluyla vizesiz kalış süresinin uzatılması gibi).
Deneyimlerimiz göstermiştir ki, toplumdaki değişik topluluklarla işbirliği içinde yapılan çalışmalar ve yerinden edilmiş kişilerin barındığı yerlerin yerinden yönetim ilkesine uygun işletilmesi, güvenlik gereksinimi olan bu insanları desteklemek ve yabancı ülkede yaşamlarının kendilerinin düzenlemesinin sağlanması açısından başarılı olmuştur. Hükümeti, Ukrayna’dan kaçan insanların Almanya’da eğitim ve sağlık sistemlerine, yeterli barınma olanaklarına ve işgücü piyasasına derhal erişmelerini sağlamaya çağırıyoruz. Son yıllarda uygulanan kısıtlayıcı sığınmacı politikası – sadece Ukraynalı sığınmacılar için değil, Almanya’da koruma arayan tüm insanlar için – kaldırılmalıdır.
Ağlarımızı ve topluluklarımızı, ırk, renk, cinsiyet, cinsel yaklaşım, dinlerinden bağımsız olarak sığınma isteyen tüm insanları kabul etmeye ve desteklemeye çağırıyoruz. Bu yaklaşım, en iyi biçimde, ortak iletişim, birliktelik ve dayanışmayla anlayışıyla işler. Aynı zamanda, kendilerini Rus olarak algılayan veya başkaları tarafından Rus olarak algılanan insanlara yönelik olumsuz tutumları, nefreti, ayrımcılığı ve aşağılamayı reddediyoruz. Rusya’da ve dünyanın dört bir yanındaki protestoları başlatan ve barıştan yana olduklarını ve Rus hükümetinin askeri harekâtına karşı çıktıklarını göstermek için sivil itaatsizlik sergileyen tüm cesur insanların arkasındayız.
Ulusal sınırlar ötesinde barış ve adalet için çalışan tüm destekçilerle ve insanlarla birlikte yeralıyoruz. Dünyada birçok gücün bölmeye ve kutuplaştırmaya çalıştığı bir dönemde biz sosyal çalışmacılar olarak adalet, barış ve dayanışma için ortak bir zemin oluşturmak için çaba gösteriyoruz. Mesleğimizin tarihinde savaşa karşı pasifist geleneği ve hatta geçmişte Avrupa’da ve ötesinde savaşlara tanık olurken uluslararası barış hareketinde ve demokrasi ve insan haklarını savunmada oynadığımız savaş karşıtı rolümüzü anımsıyoruz. Ukrayna’da ve Ukrayna’nın ötesinde, nerede olursa olsun, şiddetle karşı karşıya kalan herkesle dayanışma bizim için özellikle önemlidir. Sorumluları, savaşları ve silahlı çatışmaları gereksiz kılmak için insanca mümkün olan her şeyi yapmaya çağırıyoruz.
27 Şubat 2022
[İmzacılar:]
Alman Sosyal Çalışma Topluluğu (DGSA) Yönetim Kurulu
Ve DGSA altında örgütlenmiş sosyal çalışmacı grupları:
Göç, karşı-ırkçılık ve antisemitizm alanında çalışan sosyal çalışmacılar
Uluslararası sosyal çalışma grupları
Araştırma Birimleri
İklim adaleti ve sosyo-ekolojik dönüşüm için çalışan sosyal çalışmacılar
Olgu yönetimi yapan sosyal çalışmacılar
Hareket, spor ve beden eğitimi alanında çalışan sosyal çalışmacılar
Etik ve sosyal çalışma konusunda çalışan sosyal çalışmacılar
Sosyal çalışma ve dijitalleşme alanında çalışan sosyal çalışmacılar
Cinsiyet alanında çalışan sosyal çalışmacılar
Kuram ve Bilim Birimi
Klinik Sosyal Çalışma Birimi
Politik Sosyal Çalışma Birimi
Doktora geliştirme alanında çalışan sosyal çalışmacılar
Sosyal ağ konusunda çalışan sosyal çalışmacılar
Öğretim alanında çalışan sosyal çalışmacılar
Yaşlılık alanında çalışan sosyal çalışmacılar
Muhataplar, kullanıcılar ve kullanılmayan sosyal çalışma alanlarında yeralanlar
Değerlendirme
- Yukarıda çevirisi yayınlanan bildiri Alman Sosyal Çalışmacılar Topluluğu tarafından Ukrayna Rus savaşının başlamasından dört gün sonra 27 Şubat 2022 günü yayınlanmıştır. (Savaşın başladığı tarih 24 Şubat 2022.) Arada kalan üç gün de Alman Sosyal Çalışmacılar Topluluğu Yönetim Kurulunun toplanması, tartışması, karar vermesi ve yazı grubunun oluşturularak yazının hazırlanması için çok kısa bir süredir aslında. Sosyal çalışmayı ilgilendiren önemli bir konuda böyle kısa sürede tepki oluşturmak ve vermek kurumsallaşmış bir meslek grubunun yapabileceği bir iştir.
- Topluluk sadece yönetim kurulu olarak değil sosyal çalışmanın birbirinden çok farklı çalışma alanlarında, birimlerinde (seksiyonlarında) çalışan sosyal çalışmacıları, belirlenmiş bir alanda çalışmayanları da katmacasına ayrı ayrı yazmış olması konuya verdiği önem kadar farklı alanlarda yeralan sosyal çalışma meslek gruplarına (birimlerine) verdiği değeri de göstermektedir. Ayrıca bu imza örneği sosyal çalışma alanlarının sistemleştirilmesi açısından da bizim için herhalde anlamlıdır. Burada artık 1950’lerde kalan “general social work”den herhalde sözedemeyiz. Meslek Avrupa’da sistemleştirilmiştir, yani “genelci sosyal çalışma”dan “alancı sosyal çalışmaya” dönüşmüştür.
Yazının içeriğine gelince:
- Bildiri Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle ilgili yazının sosyal çalışma bakış açısıyla yazıldığıyla başlamaktadır. Bunu da şöyle temellendirmektedir: Ülkeden kaçış, göç, ırkçılık ve antisemitizm konuları sosyal çalışmanın doğrudan konularıdır. Ve sosyal çalışmacılar meslek olarak zorunlu göç, şiddet, baskı ve adaletsizlikten etkilenen her kişi ve toplulukla çok yakın olarak çalışmaktadır.
- Topluluk bu bildiriyle sadece mesleki görüşlerini dile getirmediğini, aynı zamanda Uluslararası Sosyal Çalışma Federasyonu (International Federation of Social Work) ile “Uluslararası Sosyal Çalışma Okulları Derneğinin (der International Association of Schools of Social Work) aynı konudaki açıklamalarının yanında yeraldığını göstermek, üst organların bildirisini desteklemek gereksinimi de duymuştur. Bu aynı zamanda uluslararası meslek dayanışması açısından ve mesleğin evrensel değerlerindeki ulusaşırı uyumu göstermesi açısından da çok anlamlıdır.
- Bir başka nokta Türkiye’nin de üyesi olmaklığından sık sık sözettiği ve tanımlarını her yerde referans aldığı bu iki uluslararası örgütün biri savaştan sadece iki gün sonra, diğeri savaşın başladığı gün, aynı gün savaşa karşı bildiri (deklarasyon) yayınlamıştır. Gönül isterdi ki bu bildirilerin ikisi de kendilerinin Türkiye kapıları olan Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği ve Sosyal Hizmet Okulları Derneği tarafından bugüne değin türkçeleştirilsin ve WEB sayfalarında yayınlansın. Üst örgütlerle böyle bir destek gerçekleştirilsin, Türkiye sosyal çalışma ailesi de bu uluslararası mesleksel gelişmelerden haberli olsun.
- Bildiride çeşitli satırlarda savaşın sivil halka verdiği, vereceği zararlara, Çernobil de dahil değinilmekte ve mesleki duyarlık yansıtılmaktadır. Böylece tüm dünyada sosyal çalışmacıların insanların sosyal huzuru ve toplumsal refahları için savaşa karşı olunması gereği vurgulanmaktadır.
- Türkiye’nin bir ölçüde tavır olarak yabancısı olduğu iki kutbun ikisini de içtenlikle kınayan cümle özellikle ilgimi çekti: “…her türlü emperyalizmi, (…) ve milliyetçiliği kınıyoruz.” Yani milliyetçi olmak için emperyalizme sessiz kalmak, emperyalizme karşı olmak için ille de solcu, hatta komünist olmak gerekmiyor.
- Bildiri sosyal çalışma uygulamacıları ile sosyal çalışma bilim topluluğunu (akademisyenlerini) bir bütünün parçaları olarak ama ayrı ayrı ele alıyor. Farklı çalışma bölümleri olarak… Böylece birbirinden farklı ve ikisinin de önemli ağırlıklarını gözönüne getiriyor.
- Bu bildiriyi savaşta “ilişkilerin ne kadar çabuk yok edilebileceğini ve yenilenme ve iyileşme süreçlerinin ne kadar uzun ve acılı olabileceğini” bilen sosyal çalışmacılar yazıyor. Sosyal ilişkilerin önemini ortaya çıkaran, sosyal ilişkilerin bozulduğu zaman toplumsal dinginliğin bozulacağına inanan sosyal çalışmacılar kaleme alıyor bu bildiriyi.
- “Ukrayna ve komşu ülkelerde şiddetten ve zorla yerinden edilmeden olumsuz etkilenen tüm insanlara acil yardım sağlayan sosyal çalışmacılarla ve diğer destekçilerle dayanışmamızı ilan ediyoruz.” cümlesinde sosyal çalışmacılar toplumdaki yerlerini deklare etmiyorlar mı? Şiddetten ve zorlar yerinden edilmeden insanlar olumsuz etkilenir ve bu biz sosyal çalışmacılar için gidermek zorunda olduğumuz ciddi bir rahatsızlıktır.
- Sosyal çalışmacıların “yerel koşulları en iyi şekilde bilebilecekleri” belirtiliyor. Bu önemli. Bu görevleridir. “Eylem yolunu halkın kendileri”nin belirleyebilecekleri(ne inanan sosyal çalışmacılar olarak), yani demokratik bir grup, uygun “koşulları yaratmaya” çağırıyorlar.
- “AB, koruma arayanları açık bir tavırla karşılamak için politikalar ve kaynaklar sağlamalıdır.” Bu cümle sosyal çalışma için sosyal politikaların öncü olduğunu ve acil durumdakiler için ilk yapılacak olanın sosyal hizmetlerin sağlanması (kaynak!) olduğunu vurgulamaktadır.
- Sosyal ve insancıl politikaların geliştirilmesi için meslek olarak devrede olmak politik sosyal çalışmanın kaçınılmaz işlevidir. “Ukrayna’dan kaçan insanlar gidecekleri ülkeyi kendileri seçebilmelidir. Alman hükümeti AB içinde hareket özgürlüğü için kampanya yürütmelidir.” Alman hükümetini Almanya’da koruma arayan insanları kabul etmek için yeterli mali kaynakları sağlamaya çağırıyor sosyal çalışmacılar. Bunlar gibi kaçış yollarının açık tutulması, sığınma politikasının değiştirilmesi gibi birçok sosyopolitik önerileri bildiride okuyabilirsiniz.
- Sosyal çalışmacıların işlevleri arasında sadece olgularıyla kişi olarak çalışmaları değil, genel boyutta sosyal/sanal/sayısal (dijital) ağları kullanmaları da var. Bu da ayrıca önemli bir noktadır.
- Sosyal çalışma önyargılarla, dışlamalarla, aşağılamalarla da mücadele eder. Tüm Rusların savaşçı olarak görülmemesi, toplu yargıda bulunulmaması, ulusçuluk, ırkçılık yapılmaması konusunda yapılan uyarı da önemlidir.
- “Ulusal sınırların ötesinde bulunan tüm destekçilerle” dayanışmayı vurgulamak ve onlarla “birlikte durmak” sosyal çalışmanın da uluslararası işbirliği ve dayanışma görevini öne çıkarıyor.
- Son olarak Alman sosyal çalışmacıların bugünlerini tarihteki yerlerine ve rollerine bakarak yeniden güçlendirme gereksinimi duymaları anlamlıdır. Almanya’da bu mesleğin tarihinde “pasifist bir gelenek”, yani savaş karşıtı bir gelenek olduğunun dile getirilmesi bildirinin aslında belkemiğini oluşturmaktadır. Sosyal çalışma “hangi taraftan olursa olsun” savaşlara karşı durur ve durmalıdır. Sadece ötesinde değil bizzat yaşadıkları Avrupa’da da savaşlara tanık oldukları zamanlarda da, “uluslararası barış hareketini ve demokrasi ve insan haklarını savunmaları” sosyal çalışmacıların içtenliklerini gösteren çok önemli bir vurgudur. Sosyal çalışma gibi sosyal ortamın göbeğinde olan bir meslek kendisini sürekli sorgulayarak ve tarihinden destek alarak gelişme ve güçlenme yolunda ilerlemektedir. Bu aşamaya gelmiş bir sosyal çalışma ırasını (irade) ve gücünü saygıyla selamlıyorum.
NOT: Bana gelen epostanın kaynak bilgileri:
“——– Weitergeleitete Nachricht ——–
“Betreff: Positionspapier der DGSA zum Krieg in der Ukraine
“Datum: Wed, 02 Mar 2022 22:45:03 +0100
“Von: Rundmail DGSA <rundmail-system@dgsa.de>
“Antwort an: Rundmail DGSA <rundmail-system@dgsa.de>
“Organisation: Deutsche Gesellschaft für Soziale Arbeit e. V.
“An: beate@dr-steinhilber.de”
04 03 2022, Istanbul)
*