Avrupa Birliği Ülkelerinde Çocuk Koruma Anlayışı ve Türkiye’deki Çocuk Koruma Kanunu

Prof. Dr. İlhan TOMANBAY
Hacettepe Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Sosyal Hizmet Bölümü

ÖZET

Yazının başlığında görüldüğü gibi sadece Avrupa Birliği ülkelerinde değil, gelişme yolundaki tüm ülkelerde

çocuk anlayışı cezalandırma değil koruma ve geliştirme temeli üzerine oturtulmuştur. Oysa ki Türkiye’de 2005 yılında çıkarılan Çocuk Koruma Kanunu adından anlaşıdığı gibi bir koruma değil, içeriğinden anlaşıldığı gibi bir cezalandırma yasasıdır. Üstelik “çocuk”a “ağır ceza” düzenleyen bir yasa… Kaldı ki Türkiye dışındaki hemen

tüm ülkeler çağdaş genel anlayışı içselleştirmiş ve çocuğu korur, cezayı gence verirken ve ergenlerle ilgili ceza yasasına “Gençlik Mahkemesi Yasası” derken, Türkiye çocuk cealandırma ve çocuk mahkemeleri kavramlarını gelişen evrensel anlayışlara inat hala kullanmaktadır. Bu yazıda hem konuyla ilgili temel kavramların

değiştirilmesi ve hem de Çocuk Koruma Yasasının cezalandırma değil, gerçekten çocuk koruma içerikli bir yasa olması önerilmektedir.

ANAHTAR SÖZCÜK

Çocuk koruma, çocuk cezalandırma, çocuk mahkemesi, gençlik mahkemesi, Çocuk Koruma Yasası, Almanya Gençlik Koruma Yasası

SÖYLEM 1

Diyarbakır’da çocuk suçluluğu sempozyumunu çok anlamlı buluyorum.

Emniyet Müdürlüğümüzün bu konuyu bu düzeyde ele almasını çok anlamlı buluyorum. Düşünenleri ve düzenleyenleri kutluyorum.

Sadece bu durum Türkiye’de toplumsal yapıda ciddi değişmelerin sözkonusu olduğunu göstermektedir.

SÖYLEM 2

Bürokrasi ayrı bir kültüre sahiptir, cinsiyet, memleket, siyaset ve ticaret kendilerine özgü kültürlere sahiptir. Bilimin de kültürü kendine özgüdür. Bu kültür gerçeği arama, bulma, ortaya çıkartma temellidir.

Bu anlamda bilim, bürokrasiden, cinsiyet, memleket, siyaset ve ticaretten azadedir. Bağımsızdır. Tek kaygısı vardır, gerçeği bulmak ve söylemek.

Bu özelliğiyle bilim, zaman zaman aykırı düşse bile bürokrasiye de, ticarete de, siyasete de yol gösterir, yolunu açar, yol verir. Genelde toplumların düşüncel temelde önünü açar, uygulamalara zemin oluşturur.

SÖYLEM 3

Çocuk ve suç kavramları toplumbilimin temel konularından biridir.

Toplumbilim insanı (a) toplum içinde, (b) toplumsal bağlamları içinde ve (c) grupsal ilişkileri yönünden ele alır.

En yalın deyişiyle toplumda genç, hele ki suç ortamında bulunuyorsa bunun olumsuz etkileri sorunun büyüklüğü oranında tüm topluma yansır. Toplum bir grup gencin suç ortamında bulunmasından ve bunun sonuçlarından huzursuz ve mutsuz olur. Böyle durumlarda toplum kendini güvensiz hisseder, geleceğiyle ilgili kuşku ve kaygılar üretir.

Bir toplumda genel suç ve suçluluk oranı yüksekse çocuklar arasında da bu oranın yüksek olacağını düşünmeliyiz. Toplum suça yönelten siyasal, sosyal sıkıntılar yaygınsa çocukların da suç oranlarında yükselme olması kaçınılmazdır.

Toplumbilim çocuk ve genç ile suçluluk arasındaki ilişkiyi inceler. İlişki burada da kalmaz. Bu durumu aileye, ilgili gruplara ve topluma yansıtır. Toplum suç ortamındaki çocukların ve gençlerin durumunu doğru ya da yanlış algılar. Doğru algılarsa üzüntü duyar, çözüm arar; yanlış algılarsa bu yanlış algılamanın sonuçları gene hem çocuğa ve gence, hem aileye ve gruplara ve giderek topluma yansır; olumsuz olarak yansır.

SÖYLEM 4

Türkiye’de çocuk suçluluğu konusu çağdaş gereklerine uygun olarak algılanmamış ve düzenlenememiştir. Türkiye ne kültürüne ne de hukuka uygun sosyal ve hukuksal önlemler ve düzenleme olarak bu konunun sağlıklı çözümüne henüz yakın değildir.

GİRİŞ

Çocuk ve genç sadece suç ortamından değil, içinde bulunduğu ortam olumlu ya da olumsuz nasıl olursa olsun, o ortamdan etkilenir.

Konumuz çocuk ve suç ilişkisi olduğuna göre ortamın çocuğu suça yönelten ortam olarak düşünüldüğünde ne tür ortamların çocuk ya da genci suça ittiği ya da yönelttiği sorusunun yanıtını aramak gerekir.

Çocuğu olumlu ya da olumsuz etkileyen etmenler:

  • Aile ortamı (Geniş aile, çekirdek aile, parçalanmış aile, üvey ana ya da baba, ana ya da babanın eğitim öğrenim durumu, ailenin ekonomik durumu…)
  • Arkadaş ortamı (Başıboş, ailesi ile bağları yok ya da zayıf çocuk ve gençlerle bir arada bulunan çocuk risk altındadır.)
  • Okul ortamı (diğer öğrenciler ve öğretmenler)
  • Genel çevre (alışveriş, Pazar yeri, stadyum, memur, polis vb.)
  • Televizyon, kitap, dergi gibi kitle iletişim araçları,
  • Yoksulluk ortamı (Yoksulluk başlıbaşına risk etmenidir.)
  • Dengesiz ve adaletsiz gelir dağılımı,
  • Göç ortamı,
  • Bölgelerarası eşitsizlikler.

Bu yukarıda saydıklarımın yanısıra, bu saydıklarımın ürünü olan sosyal sorunlar da çocukları olumsuz etkileyen etmenler arasında tetikleyicilerdir. Bunların arasında yoksulluğa bağlı

gecekondu ortamı, çarpık kentleşme, kalıcı hastalıklar, sosyal yalıtım, suçluluk, eğitimsizlik gibi sosyal sorunlar sayılabilir.

Bu demektir ki, yoksulluk olgusunun doğrudan olumsuz etkilerinin yanısıra (beslenme yetersizliği, kötü konut ortamı gibi…) yoksulluğun türevleri olan çarpık kentleşme, hastalıklar, eğitimsizlik gibi etmenler de çocukta ve gençte çift çarpan etkisi yaratır. Bir bakıma sorunlar çift çarpan etkisiyle aritmetik değil, geometrik olarak artar.

Bütün bu ortam ve etmenler çocuğun ailedeki ve sokaktaki eğitimini olumsuz etkilemektedir. Onda psikolojik izler bırakmaktadır.

Örneğin, geniş aile içinde anababanın çocuğuna yeterli ilgiyi gösterememesine ana ve babanın eğitim ve ekonomik durumu da eklenince çocuk daha kaçınılmaz olarak sokağa ve suç ortamına daha çok bağlanmaktadır.

Çocuğu suç ortamından uzak tutmanın, hatta çekip almanın çocuk için en temel ve en etkili anahtarı, – diğer değişkenlerin de hızla ortadan kaldırılması çabalarının gösterilmesi koşuluyla

– SEVGİdir. Sevgi gösterilen çocuk suç ortamının dışında tutulabilir, o ortamdan uzaklaştırılabilir. Ancak, suç ortamını yaratan çekicilerin de ortadan kaldırılması için kapsamlı çalışmalar ihmal edilmeme koşuluyla çocuğa ve gence sevgi önemli bir olumlu pekiştireçtir.

ÇOCUK KORUMA ALANINDA EVRENSEL TÜZEL DÜZENLEMELER

Kuşkusuz olayın hukuksal boyutunu da ihmal etmemek gerekir. Çocuk ve genç için iyi düzenlenmiş bir hukuk ortamı çok önemli bir önleyicidir, çeldiricidir. Ancak çocuk ve genç için bu noktada kastettiğim, hukukun yaptırımı olarak ilk akla gelen, ceza değildir.

Çocuk ve genç için iyi düzenlenmiş bir hukuk ortamı koruyucu ve önleyici hukuksal düzenlemelerdir. Bu da öncelikle siyasetin konusudur.

Avrupa Birliği ülkelerinde çocuk ve gençlere yönelik hukuksal düzenlemeler cezalandırmadan çok korumayı öne almışlardır. Bu düzenlemeler uluslararası çocuk hukukundaki gelişmelere uygundur. Çünkü uluslararası hukuk çocukla hukuksal ilişkileri onun korunmasına ve ıslahına yönelik geliştirilmiştir. Örneğin, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda 20 Kasım 1989 tarihinde onaylanarak 2 Eylül 1990 günü yürürlüğe girmiş olan ve ülkemiz tarafından 14 Eylül 1990 tarihinde imzalanarak 27.01.1995 gün ve 22184 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme “Çocuğun gerek bedensel gerek zihinsel bakımdan tam erginliğe ulaşmamış olması nedeniyle doğum sonrasında olduğu kadar, doğum öncesinde de uygun yasal korumayı da içeren özel güvence ve koruma gereksiniminin bulunduğu” önkabulüyle düzenlenmiştir[1].

Sözleşme, ayrıca çocuğun anne-babasının ya da onlardan yalnızca birinin, yasal vasi veya vasilerinin ya da bakımını üstlenen herhangi bir kişinin yanında iken bedensel veya zihinsel saldırı, şiddet veya suiistimale, ihmal ya da ihmalkar muameleye, ırza geçme dahil her türlü istismar ve kötü muameleye karşı korunması için; yasal, idari, toplumsal, eğitsel bütün önlemlerin alınmasını öngörmekte ve çocuğa ve onun bakımını üstlenen kişilere, gereken desteği sağlamak amacı ile sosyal programların düzenlenmesi için etkin usulleri de içerecek koruyucu önlemlerin alınması gereğinden sözetmektedir.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 29 Kasım 1985’te kabul edilen 40/33 sayılı Beijing (Pekin) Kurallarınca (Birleşmiş Milletler Çocuk Ceza Adaleti Sisteminin Uygulanması Hakkında Asgarî Standart Kurallar) gençlerin, insani gelişme sürecinin erken aşamalarında bulunmaları nedeniyle, fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişme açısından özel bakıma ve yardıma,barış, özgürlük, değer ve güvenlik koşullarında yasal korumaya gereksinimleri olduğu kabul edilmiştir.

Çocuk suçlulara ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi ve diğer görüşler, ulusal ve sosyal köken, varlık, doğum yeri vs. hiçbir ayrım gözetmeksizin uygulanacak olan Pekin Kurallarının temel ilkeleri arasında çocukların ve ailelerin daha iyiye yönlendirilmelerinin sağlanması, onlara toplum içinde yararlı bir yaşam sağlamak için çaba gösterilmesi ve suçtan ve kabahatlerden uzak bir yaşam için çocukların içinde bulundukları koşulların iyileştirilmesi, ve hatta hukuka aykırı davranışta bulunan çocuklara bile etkili, hakkaniyetli ve insanca davranılmasının sağlanması belirtilmiştir.

Gene Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 14 Aralık 1990 tarih ve 45/112 sayılı kararıyla kabul ve ilân edilen Çocuk Suçluluğunun Önlenmesine İlişkin Birleşmiş Milletler Yönlendirici İlkeleri olarak nitelendirilen Riyad İlkeleri hükümetlerin tüm gençlerin haklarını ve esenliklerini geliştirmeyi ve korumayı hedefleyen yasalar ve yönetmelikler kabul etmeli ve uygulamalıdır demektedir. (Riyad İlkeleri Pekin Kurallarının uygulanmasını denetlemek üzere geliştirilmiştir.)

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından aynı tarihteki oturumda Riyad İlkelerinin hemen arkasından kabul edilen Havana Kuralları (Özgürlüğünden Yoksun Bırakılmış Çocukların Korunmasına İlişkin Birleşmiş Milletler Kuralları) (14 Aralık 1990 tarih ve 45/113 sayı.) gözaltında veya tutuklu bulunan çocuklarla ilgili olarak taraf devletlerin uyacağı kuralları kabul etmiş, bu durumdaki çocuklar için bile çocukların yüksek yararının gözetilmesini öngörmüştür.

Görüldüğü gibi çağdaş uluslararası tüzel düzenlemeler de çocuğun korunmasını öne almakta, korunmaları ile ilgili sosyal hizmetlere ve bu konuda çalışanların eğitilmelerine önem vermektedirler.

ALMANYA’DA ÇOCUK KORUMA DÜZENİ

Almanya’da ilk çocuk koruma yasası (Das Kinderschutzgesetz) 30. Mart 1903 tarihinde çıkarılmış, 1. Ocak 1904 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu ilk İmparatorluk Yasası çocuk işçiliğini düzenliyordu. Hangi işkollarında ve ne tür fabrikalarda çocukların çalıştırılacağını düzenliyordu. Sanayi ve tarım alanlarında yaş sınırı koyulmamıştı. Sadece ticaret alanında 12 yaşın altındaki çocukların çalıştırılamayacağını öngörüyordu.

Bu yasa 31. Aralık 1938 tarihinde kadar yürürlükte kaldı. Yerini Gençlik İşyeri Koruma Yasasına bıraktı (8. Mayıs 1976) (Jugendarbeitsschutzgesetz) (Gesetz zum Schutze der arbeitenden Jugend (JArbSchG)). Bu yasadaki son değişiklik 31. Ekim 2008’e tarihlenir.

1951 yılında da Kamusal Alanda Gençliğin Korunması Yasası (Gesetz zum Schutze der Jugend in der Öffentlichkeit (JÖSchG)) çıkarılmıştır. Bu yasanın öncesinde, 1920 yılında çıkarılmış ve

2. Dünya Savaşından sonra kaldırılmış olan Işık Oyunu Yasası (Lichtspielgesetz) vardı. Yani Film Yasası. O tarihte ışık oyunları ile sinema filmleri kastediliyordu ve çocuk ve gençlerin korunması adına, yeni çevrilen filmlerin bir denetim merkezinin denetiminden geçmeden sinemalarda gösterilmemesini öngörüyordu.

Çocuk ve gençler için 1943 (savaş ortamı, Hitler dönemi) yılında çıkarılan bir Polis Tüzüğü (Polizeiverordnung) çocuk ve gençlere korkutmak amacıyla polis tarafından verilecek, daha çok evden çıkartmama ya da hapis gibi özgürlüğü sınırlandırma cezalarını öngörüyordu. O tarihlerde bu tüzük çok tartışılmış ve nihayet 1951 yılında kaldırılmıştır.

Aynı yıl (1951) çıkarılmış olan biraz yukarıda değindiğim Kamuoyunda Gençliğin Korunması Yasası (Gesetz zum Schutze der Jugend in der Öffentlichkeit (JÖSchG)) üzerinde tartışıla tartışıla yapılan değişik düzenlemeler ve değişikliklerden sonra 1 Nisan 2003 tarihinde şimdiki

adıyla Gençlik Koruma Yasası (Jugendschutzgesetz (JuSchG)) olarak düzenlenmiş ve çeşitli defalar bu yasada değişiklikler yapılarak son duruma getirilmiştir.

Gençlik Koruma Yasası bugün için Almanya’da çocuklar ve gençler için düzenlenmiş en güncel ve en kapsamlı tüzel düzenlemedir. Bu yasa aynı ya da farklı adlarla tüm Avrupa ülkelerinde vardır. Bu, federal düzeyde bir yasadır, yani tüm ülkede geçerlidir. Çocukların ve gençlerin toplumda her türlü risklere karşı korunmasını öngörür.

Almanya Çocuk Koruma Yasasında 2003 yılında yapılan köklü değişikliği ortaya çıkaran olay okurlara belki bir anlayış kazandırabilir. Bu olay Erfurt Cinneti (Der Amoklauf von Erfurt) olarak tarihe geçmiştir. 26 Nisan 2002 sabahı Erfurt kentindeki Gutenberg Lisesine tam tabiriyle „dalan“ 19 yaşındaki Robert Steinhäuser adlı genç okulda bulunan 12 öğretmen, bir sekreter, iki öğrenci ve bir polisi ve son olarak kendisini tabancayla öldürmüştü. 17 ölüyle yaşanan bu facia Almanya’da bir öğrenci tarafından yaşatılan okul cinayetlerinin ilki idi. Almanya’yı sarsan bu olay üzerine Çocuk Koruma Yasası yeniden ele alınmış ve bir yıl dolmadan yasada çocukların korunması anlayışının mevzuata daha çok girdiği bir hukuksal düzenleme gerçekleştirilmişti. Nisan 2002 ayında yaşanan olaydan üç hafta gibi kısa bir süre sonra hükumet tarafından yasada değişiklik yapılması kararı alınmış ve bunun için, önce, hızla, eyaletlerdeki farklı mevzuat arasında birliği sağlayacak bir Gençliği Kitle İletişim Araçlarından Koruma Devlet Sözleşmesi (Jugendmedienschutz-Staatsvertrag (JMStV)) yürürlüğe sokulmuştu. Bu kapsamda düzenlenen Çocuk Koruma Yasası çerçevesinde kamuoyunda(n), çocuğu tehlikeye atan kitle iletişim araçları (yazılı basın, vidyo, CD-ROM’lar, DVD’ler vb.) ndan çocuğun önemli ölçüde korunması için sınırlandırmaları yaygınlaştıran kurallar getirilmişti. Bu düzenleme ile, değişik adlarla daha önce çıkarılmış, parçalı düzenlemeler, örneğin, Gençliği Kamuoyundan Koruma Yasası (das Gesetz zum Schutze der Jugend in der Öffentlichkeit (JÖSchG)), Gençliği Tehlikeye Atan Yazılı Gereçlerin Yayılması Yasası (das Gesetz über die Verbreitung jugendgefährdender Schriften (GjSM)), Radyo ile İlgili Devlet Sözleşmesinde Gençlik Koruma Kuralları (die Jugendschutzbestimmungen in Rundfunkstaatsvertrag (RStV)) ile Kitle İkletişim Araçları Hizmetleri Devlet Sözleşmesi (Mediendienstestaatsvertrag (MDStV)) yürürlükten kaldırılmıştı.

Görüldüğü gibi gençlerin içinde bulunduğu acı bir olayın hemen arkasından alınan hukuksal düzenlemeler hem içerik ve hem kapsam olarak hukuksal düzenlemelerinde özerk tüm eyaletleri kapsayacak bir biçimde yaygınlaştırılmış ve ancak 17 kişinin öldürüldüğü bir olayın arkasından getirilen önlemler her şeye karşın gençleri koruma kapsamında değerlendirilmişti. Gençlere ceza arttırılması düşünülmemişti bile.

Almanya’da bugün çocuk ve gençlerin korunması ile ilgili temel yasa olan Gençlik Koruma Yasası 30 maddeden oluşur. 23 Temmuz 2002 tarihli yasada 27 Aralık 2003, 29 Aralık 2003,

23 Temmuz 2004, 27 Şubat 2007, 20 Temmuz 2007, 24 Haziran 2008, 31 Ekim 2008 günlerinde değişiklikler yapılmıştır. Yani Almanya’da genlik yasaları canlı yasalardır diyebiliriz. Sık sık yenilenmektedir. Yukarıda çocuklar ve gençlerle ilgili bir yasa üzerinde tarihsel süreç içinde ne denli sık değişiklikler yapıldığını görüyorsunuz. Bu, her zaman çocuk ve gençler için daha iyiyi arama çabasının sonucudur ve toplumsal değişmeyi özümsemiş bir anlayışın ürünüdür.

Şimdi bu yasanın maddelerine bakalım:

Birinci bölüm Genel Konular başlığını taşımaktadır. Üç maddeden ibarettir. Kavramlar, – gençlerin yaşlarını – denetim ve ıspat yükümlüğü, organizatörlerin gösterilerine katılım yaşını görünür duyulur biçimde ilan etmeleri kurallarını düzenlemiştir.

İkinci bölüm Kamusal Alanlarda Gençlerin Korunması başlıklıdır ve yedi maddedir. Otel ve lokantalarda, dans etkinliklerinde, oyun salonları ve şans oyunlarında, gençler için tehlikeli etkinlikler ve işletmelerde, gençler için tehlikeli yerlerde, alkollü içecek ve kamusal alanlarda tütün kullanımı ve tütün ürünleri konularında düzenlemeler getirmiştir.

Üçüncü bölüm Medya Alanında Gençlerin Korunması başlıklıdır; iki alt bölüme ayrılmıştır: Taşınabilir medya ile telemedya. Taşınabilir medya altbölümünde beş, telemedya altbölümünde bir madde vardır.

Taşınabilir medyada maddeler, film etkinlikleri, film ya da oyun içerikli resim taşıyıcılar, ekranlı oyun aygıtları, filmlerin, film programlarının ve oyun programlarının imlenmesi (işaretlenmesi), gençler için tehlikeli taşıyıcı medyalar konularını düzenlemektedir. Adları geçen madde başlıklarında gençleri korumaya yönelik yapılması gerekenler düzenlenmektedir.

Telemedyalardaki tek madde Telemedyalar İçin Özel Düzenleme başlığını taşımaktadır ve bu tür medyalardaki düzenlemelerin eyaletlere bırakıldığını belirtmektedir.

Dördüncü bölüm Gençler İçin Tehlikeli Medyalar İçin Federal Denetim Dairesi başlığını taşımaktadır. Dokuz maddeden oluşmaktadır. Federal Denetim Dairesinin adı ve yetkileri; gençler için tehlikeli medyalar listesi; dairedeki personelin oluşumu; üye önerme hakkına sahip birliklerin/derneklerin neler olduğu; işlemlerle ilgili gereklilikler; kolaylaştırılmış işlemlerin neler olduğu; gençler için tehlikeli medyalar listesinin tutulması ile üst derece yasal yollar… yani yasanın işlemlerle ilgili maddelerinden oluşmuştur.

Yönetmelik yetkisi başlıklı beşinci bölüm tek maddeden oluşmuştur. Yönetmelik Yetkisi başlıklı bölüm yönetmelik yapma yetkisinin hangi mercide olduğunu belirtmiştir.

6. Bölüm İhlal Durumunda Yaptırım başlığıyla cezai mevzuat ile para cezası düzenlemesi konularını iki maddede düzenlemiştir. Bu maddelerde, özellikle belirtmeliyim, çocuk ve gençlere ceza düzenlenmemiştir. Örneğin, taşınabilir medya sunan, veren, erişime açan, sergileyen, yapıştıran, duyuran ya da öneren; taşınabilir medya üreten, getirten, teslim eden, stok halde bulunduran ya da ithal eden; – 15. madde 4. fıkra hilafına – gençler için tehlikeli medyalar listesini basan ya da yayınlayan; ticari reklamlarda gençler için tehlikeli medyalar listesi ile ilgili bir konuyu aktaran; yürütülmesi olanaklı bir karara aykırı davranan yetişkinlere verilecek hapis ve para cezaları düzenlenmiştir. Organizatör ya da sınai-ticari işletmeci sıfatıyla kasti fiillerde bulunan ve böylelikle en azından düşüncesizlik nedeniyle bir çocuğun ya da genç bir insanın bedensel, zihinsel ya da ahlaki gelişimini ağır derecede tehlikeye atan ya da kâr hırsı nedeniyle kasti fiillerde bulunan ya da ısrarla tekrarlayanlar ile yasaklı fiilleri ihmal nedeniyle gerçekleştirenler cezalandırılmaktadır.

Para Cezası Düzenlemesi maddesiyle de organizatör ya da sınai-ticari işletmeci sıfatıyla kasten ya da ihmal sonucunda; belirli maddelerin hilafına; işletmesi ya da organizasyonu hakkında geçerli mevzuatı ilan etmeyen, doğru olarak ilan etmeyen ya da belirtildiği şekilde ilan etmeyen, özel bir im kullanan, bir konuya değinmeyen, doğru değinmeyen ya da zamanında değinmeyen; bir film ya da bir film programı ya da bir oyun programını duyuran ya da bir filmin ya da bir film programının ya da bir oyun programının reklamını yapan, bir çocuğun ya da genç bir insanın bir otel ya da lokantada bulunmasına izin veren, bir çocuğun ya da genç bir insanın kamuya açık bir dans etkinliği sırasında orada bulunmasına izin veren, bir çocuğun ya da genç bir insanın kamuya açık bir oyun salonunda ya da orada adı geçen bir mekanda bulunmasına izin veren, bir çocuğun ya da genç bir insanın ödül kazanma olanağı bulunan bir oyuna iştirak etmesine izin verenler ile; yasadaki belirli maddeler gereğince; yürütülmesi olanaklı bir düzenlemeye aykırı hareket eden, yani, alkollü bir içeceği bir çocuğa ya da genç bir insana veren ya da çocuğun ya da genç insanın bunları içmesine izin veren, alkollü bir içeceği otomatta satışa sunan, alkollü tatlı içecekleri piyasaya süren, tütün ürünü veren ya da bir çocuğun ya da 16 yaşını doldurmamış genç bir insanın tütün ürünü içmesine izin veren, tütün ürünlerini otomatta satışa sunan, bir çocuğun ya da genç bir insanın kamuya açık bir film etkinliğinde, reklam jeneriğinde ya da ek programda bulunmasına izin veren, bir reklam filmi ya da reklam programı sunan, bir resimli medyayı bir çocuğun ya da genç bir insanın erişimine açan, bir resimli medyayı satışa sunan ya da veren, bir otomat ya da ekranlı oyun cihazı konuşlandıran, bir resim taşıyıcı pazarlayıp satan, bir çocuğun ya da genç bir insanın ekranlı oyun cihazlarında

oyun oynamasına izin veren, gerekli bir noktayı imlemeyen, doğru imlemeyen ya da zamanında imlemeyen kişiler usulsüz davranmış sayılır. Kasten ya da ihmal sonucunda bunlar ve benzeri fiilleri gerçekleştirenlerin usulsüz davranmış olacağını belirterek bunlar ve benzeri usulsüz fiiller para cezası ile cezalandırılabilir düzenlemesini getirmiştir[2].

Yasanın yedinci bölümü sonul (nihai) hükümleri düzenlemiştir. Üç maddede bunlar, geçiş Dönemi Düzenlemesi, diğer Geçiş Dönemi Düzenlemeleri ile yürürlüğe Girme, Yürürlükten Kalkma maddeleridir.

Sonuçta bu yasa çocuklar ve gençler için

  • Lokanta, oyun salonları, diskotek gibi kamuya açık yerlere girip çıkmalarını,
  • Alkollü içecekleri ve tütün ürünlerinin kamuoyunda tüketimini ve vergilendirilmelerini,
  • Film, bilgisayar ve video oyunlarının çocuk ve gençlere satışını ya da herhangibir yolla ellerine geçmelerini,
  • Film Endüstrisinin Gönüllü Özdenetim Kurumu (Freiwillige Selbstkontrolle der Filmwirtschaft (FSK)), Eğlence Yazılımlarının Özdenetimi Kurumu (Unterhaltungssoftware Selbstkontrolle (USK)) gibi gençlik koruma örgütlerinin yetkilerini,
  • Gençler İçin Risk Oluşturan Medya için Federal Denetim Merkezinin (Bundesprüfstelle für jugendgefährdende Medien) çalışmalarını, özellikle medya içeriklerini sınırlandıran araçların etkinliklerini düzenlemektedir.

Bu tanıttığım Almanya’nın Gençleri Koruma Yasasıdır. Görüldüğü gibi bu yasadaki maddelerin hepsi çocuk ve gençleri çeşitli tehlikeli durumlardan koruma düzenlemeleridir. Onlara birşeyleri yasaklama ya da onları cezalandırma maddeleri değildir. (Cezalandırma için ayrı bir Gençlik Mahkemeleri Yasası vardır.) Yani bu yasada çocuklara ve gençlere değil, kasıtlı ya da kasıtsız eylem ve işlemleriyle çocukları suça ve yanlış yollara sürükleyen büyüklere cezalar düzenlenmiştir. (Bu noktayı bu metindeki Türkiye’deki Çocuk Koruma Yasası ile ilgili bölümü okurken lütfen aklınızda tutun.)

Almanya’nın Gençleri Koruma Yasasından sonra bir yasa daha tanıtmak istiyorum. O da Çocuk ve Gençlik Yardımı Yasasıdır (Kinder- und Jugendhilfegesetz, KJHG). Federal Parlamento tarafından çıkarılan ve tüm ülkede geçerli olan bu yasa 1990 yılında kabul edilmiş ve 1 Ocak 1991 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Daha sonra üzerinde çeşitli değişiklikler yapılmıştır (1996, 2005). 105 maddeden oluşur. Baştan aşağıya tipik bir sosyal hizmet yasasıdır[3]. Takdir edilir ki 105 maddelik bir yasayı odağı başka olan bir makale içinde madde madde tanıtmak olanaklı değildir. Bu bakımdan özetle:

Bu yasa, 10 anabölümden oluşmaktadır. Bu bölümler, genel kurallar; gençlik yardımının edimleri (Leistung); gençlik yardımının diğer görevleri; sosyal verilerin korunması; gençlik yardımı ile ilgili kurum, birlikte çalışma ve genel sorumluluk; merkezi görevler, yetki ve giderlerin karşılanması; giderlere katılma; çocuk ve gençlik yardımı istatistikleri; ceza ve tazminat kurallarıdır.

Birinci anabölüm, 10 madde altında genel kurallar olarak, eğitim, anababa sorumluluğu ve gençlik yardımı; gençlik yardımının görevleri; sivil ve kamusal gençlik yardımları; kamusal gençlik yardımlarının sicil gençlik yardımlarıyla birlikte çalışması; çocuk ve gençler için çeşitli kurum ve kuruluşların hangilerinden hizmet almayı arzu ediyorsa oradan alma hakkı ile hizmet almak istediği kurum ve kuruluşu ve hizmeti seçme hakkı; yasanın kapsama ve geçerlik alanı; çocuk ve gençlik ile diğer kavramların tanımları[4], çocuk ve gençlerin gelişim durumlarına uygun olarak kendilerini ilgilendiren kararlara katılımları; çocuğun iyiliğinin tehdit altında bulunması durumunda koruma görevlerini kimlerin üstleneceği konularını ele almış ve düzenlemiştir.

İkinci anabölüm dört bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde, gençlik çalışması, Türkçe deyişiyle, gençlik çalışmaları, gençlik derneklerinin desteklenmesi, gençlik sosyal çalışması (sosyal çalışma mesleğinin gençlik alanındaki yeri ve işlevi), eğitici çocuk ve gençlik koruması ile eyalet mevzuatlarıyla çakışmaların nasıl önlenileceği konuları formüle edilmiştir. İkinci bölümde, altı madde altında çocuk ve gencin aile içinde eğitiminin desteklenmesi; üçüncü bölümde, gündüz bakımevlerinde ve gündüzlü çocuk bakım kuruluşlarındaki çocukların desteklenmeleri; dördüncü bölümde, eğitim ve ruhsal engelli çocuk ve gençlere kaynaştırma yardımı ile ergin gençlere yardım konuları düzenlenmektedir.

Üçüncü anabölüm beş bölümden oluşmaktadır: Çocuk ve gençlerin korunması için geçici önlemler; koruyucu aile ve kuruluşlarda bulunan çocuk ve gençlerin korunmaları; adli davaların etkisi (vasilik ve aile mahkemeleri; çocuk olarak kabul edilme davalarında danışma ve bilgilendirme); kayyumluk, velilik ve vasilik (velayet ve vesayet), (bakım kararında çocuğu) teslim etmeme konusunda (velinin) bilgilendirilmesi; belgelendirme ve belgeye bağlama, işeyarar belgeler.

Dördüncü anabölüm olan sosyal verilerin korunması bölümünde altı maddede verilerin kullanım alanları; verilerin kaldırılması; kaydedilmesi; aktarılması ve kullanıma sunulması; kişisel ve eğitsel yardımda çocuk ve gençlerin güvenliklerinin özel olarak koruması; resmi bakım ve kurumsal vasilik alanında sosyal verilerin nasıl değerlendirileceği konuları maddelendirilmiştir.

Beşinci anabölüm dört bölümden oluşturulmuştur. Birinci bölüm, kamusal gençlik yardımının sorumlu makamları; ikinci bölüm, sivil gençlik yardımları ve gönüllü çalışmalar ile birlikte çalışma; üçüncü bölüm, edim önerileri (bu konularda yapılanlar), ederleri, hizmetlerin niteliklerinin geliştirilmesi maddelerini; dördüncü bölüm de genel sorumluluklar ile gençlik yardımının planlanması maddelerini taşımaktadır.

Altıncı anabölüm, merkezi görevler başlığı altında, çocuk ve gençlik yardımları konularında eyaletlerin, federal devletin ve federal gençlik danışma kurulunun görevleri belirtilmiştir.

Yedinci ana bölümde yetki kullanımında özellikle hizmetlerin sunulmasında yerel düzeyde yansız davranılmasına vurgu yapılmaktadır.

Sekizinci anabölüm olan maliyetlerin/giderlerin karşılanması konusunda yataklı ve yarı yataklı bakım veren kuruluşlarda ve geçici önlemlerin maliyetlerine kimlerin nasıl katılacağı açıklanmıştır.

İstatistiklerin nasıl toplanacağı ve kullanıma sunulacağını belirten dokuzuncu anabölümden sonraki son anabölümde (10. Anabölüm) ve sadece son anabölümde iki maddede (104 ile 105. Maddeler) ceza ve para cezası kuralları düzenlenmiştir. Özellikle dikkat çekmek isterim ki bu maddeler çocuk ve gençleri değil, bu yasada çocuklar ve gençler için düzenlenen hizmet ve etkinlikleri yapmayan ya da yapmakta suistimal yapan yetişkinlerin cezalandırılmalarını öngören maddelerdir. Örneğin, yasaya aykırı olarak, bir çocuğu ya da genci bakım altına alan ve konut sağlayan, izinsiz bir sosyal hizmet kuruluşu açan ya da benzeri biçimde bir konutu düzenleyen, bir ilanı ya da duyuruyu doğru, tam ve zamanında düzenlemeyen, ilgili makamlara doğru bilgi vermeyen… vb. ler 500 Avro’dan 15.000 Avro’ya kadar para cezalarıyla cezalandırılırlar (Madde 104). Ayrıca, yasada düzenlenmiş davranışlara uymayan ve böylece bir çocuğun ya da gencin bedensel, ruhsal ve ahlaksal gelişimini tehlikeye atan ya da yasada belirtilen maddelere aykırı olarak kasıtlı davranışları ısrarla yineleyenler bir yıla kadar hapis ya da para cezasıyla cezalandırılırlar.

Bu son iki cezalandırma maddeleri dışında Alman Çocuk ve Gençlik Yardımı Yasası çocuklara ve gençlere eğitici ve kollayıcı bir koruma sağlayan bir yasadır. Yasa baştan sona kadar bu çerçevede düzenlenmiştir. Özellikle gençlik yardımının amacı, “kendi iyilikleri için çocukları ve gençleri korumaktır” (Madde 1, Fıkra 3, Bent 3).

TÜRKİYE’DE ÇOCUK KORUMA DÜZENİ

Türkiye’de çocuklarla ilgili hukuksal düzenlemelere bakacak olursak önce örgütlenme düzeyinde koruma önlemlerinin başlatıldığını görürüz.

Cumhuriyet öncesi tarihte çocuk koruma konusunda alınan önlemlere burada girmeden (Mithatpaşa’nın Tuna Valiliği döneminde alınan önlemler, darüleytamlar, Himaye-i Etfal Cemiyetinin kurulması…) Cumhuriyet döneminin ilk çocuk koruma önlemi 30 Haziran 1921 günü daha önce kurulmuş olan Himaye-i Etfal Cemiyetinin benzeri olarak Atatürk’ün talimatlarıyla Çocuk Esirgeme Kurumunun kurulmasıdır.

Bu yazının çerçevesine girmediği için Türkiye’de çocuk suçluluğu ve yargılamasının tarihçesine burada girmeyeceğim. Birçok Türkçe kaynaktan bu bilgiler edinilebilir. Burada sadece bir kilometretaşı olarak çocuk yargılanmasının düzenlenmesinin 1979 yılında çıkarılan Çocuk Mahkemeleri Yasası ile başlatıldığını (uygulama daha sonra) söyleyelim. Bu, adından anlaşılacağı üzere çocuklar ve gençler için düzenlenmiş bir ceza yasasıdır.

Şimdi bakalım Türkiye’de Avrupa Birliğine uyum çerçevesinde çıkarılmış olan, yasa numarası 5395, kabul tarihi 03 07 2005, adı Çocuk Koruma Yasası olan yasanın içerik çözümlemesine:

Avrupa Birliği kurallarına uyum kaygısıyla alelacele çıkarılan 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu beklenir ki Çocuk Mahkemeleri Kanunundan çok ilerde, adı üzerinde, cezalandırmadan önce korumayı öne alan bir yasa olsun. Adıyla da sanki bu imajı vermektedir. Oysa Türkiye’de çıkarılan Çocuk Koruma Yasası koruma değil bir cezalandırma yasasıdır.

Şöyle ki: Yasa dört kısımdır ve toplam 50 maddedir. Birinci kısım 14, ikinci kısım 10, üçüncü kısım 17 ve dördüncü kısım 9 maddeden oluşmaktadır.

Birinci kısım amaç, kapsam, temel ilkeler ile koruyucu ve destekleyici tedbirleri kapsar.

Bu kısımda, birinci bölüm, amaç, kapsam, tanımlar ve temel ilkeler gibi genel giriş ve tanımlama maddelerinden oluşmakta; ikinci bölümde, koruyucu ve destekleyici tedbirler başlığı altında kuruma başvuru, tedbir kararı alınması, tedbirlerde yetki, acil korunma kararı alınması, bakım ve barınma kararlarının yerine getirilmesi, çocuklara özgü güvenlik önlemleri, akıl hastalığı durumunda ne yapılması gerektiği, tedbir kararlarında usul ve yasal yolun nasıl olduğu düzenlenmektedir.

İkinci kısım Soruşturma ve Kovuşturma başlığını taşımakta ve o da iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm soruşturmayı, ikinci bölüm kovuşturmayı düzenlemektedir.

Soruşturma bölümünde, çocuğun gözaltında tutulması, katılımlı işlenen suçlar, çocuğun nakli, kamu davasının ertelenmesi, adli denetim ve tutuklama yasağı konuları düzenlenmekte; kovuşturma bölümünde de duruşma, hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile uzlaşma konuları ele alınmaktadır.

Üçüncü kısım mahkemeler ve cumhuriyet savcılığı görevlerini ve işlemlerini düzenlemektedir ve dört bölüme ayrılmaktadır.

Birinci bölüm mahkemelerin kuruluş, görev ve yetkilerini ve yargıçların atanmalarını düzenlemekte, ikinci bölüm cumhuriyete savcılığı ve kolluk başlığı altında çocuk bürosunun görevleri ile kolluğun çocuk birimini ve görevlilerin eğitimini ele almaktadır. Üçüncü bölüm, sosyal inceleme başlığı altında sosyal çalışma görevlilerini, bunların görevlerini ve sosyal incelemeyi konu yapmaktadır. Dördüncü bölüm ise, denetim konusuna ayrılmıştır. Bunun altında, denetim altına alma kararı, denetim görevlisinin görevlendirilmesi, denetim görevlisinin görevleri, denetim planı ve raporu, denetimin sona ermesi konuları ile sosyal inceleme ve denetim raporları hakkında bilgi edinme konuları işlenmektedir.

Yasanın dördüncü kısmı çeşitli hükümler başlığını taşımaktadır. Bu kısım, çocuğun giderleri, kamu görevlisi, kurumlar, kadrolar, yönetmelik, yürürlükten kaldırılan hükümler, yürürlük ve yürütme maddelerinden oluşmuştur. Her yasada bulunan genel yönetsel ve hukuksal hükümleri düzenlemiştir.

Görüleceği üzere birinci ve dördüncü kısımlar, yani toplam 23 madde giriş ve genel düzenleme maddeleri ve yönetsel ayrıntıları düzenleyen maddelerdir.

Geriye 27 madde kalmaktadır.

İkinci kısımda bulunan 10 maddenin tamamı soruşturma ve kovuşturma konularının düzenlenmesine ayrılmıştır. Üçüncü kısımdaki 17 maddenin tamamı çocuk ve gençlerle ilgili mahkemelerin kurulmasından başlayarak çocuk mahkemelerinin örgütlenmesiyle ilgili maddelerdir. Bunların hiçbirinde çocukların korunması ile ilgili tek bir madde bulmak olanaksızdır.

Burada çocukların korunması ile ilgili derken, çocuk ve gençlerin korunması için çağdaş koruma ve destekleme önlemleri olan sosyal hizmetlerin olmadığını kastediyorum. Yoksa, gerek soruşturma ve kovuşturmada, gerek mahkemelerin düzenlenmesinde çocukların lehine birkaç düzenleme vardır ve ancak bunlar çocuk mahkemelerinin işleyişi sürecindeki sınırlı koruma önlemleridir. Oysa çağdaş çocuk ve gençlerin korunması dendiğinde mahkemelerde yanına sosyal çalışma görevlisi vermek, gözaltına alınan çocukların kolluğun çocuk biriminde tutulması, kolluğun çocuk biriminin bulunmadığı yerlerde çocukların, gözaltına alınan yetişkinlerden ayrı bir yerde tutulması, eline kelepçe takılmaması gibi “olumlu” düzenlemeler anlaşılmaz. Bunlar genel sosyal hizmet düzenlemelerinin kapsamı içinde zaten olmazsa olmaz ayrıntılardır ve cezalandırma süreci içinde onların “çocuk” olmalarıyla ilgili düzenlemelerdir. Çocuk koruma bu değildir. Çocuk koruma, yukarıda Almanya çocuk ve gençlerin korunması ile ilgili yasada örnekleri görülen düzenlemelerdir.

Dolayısıyla 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasası gerçek anlamda çocuk koruma yasası değil, büyük ağırlığıyla bir gençlik mahkemesi ve çocuk cezalandırma yasasıdır.

Hatta öyle ki bu yasa içinde çocuğun ağır cezada yargılanması vardır. Tarımeri bunu şöyle ifade ediyor: “Bunun için Çocuk Hakları Sözleşmesindeki hakları bile değerlendirmeyerek dünyada Çocuk Ağır Ceza Mahkemelerini kuran tek örnek olduk. Bunu Çocuk Koruma Kanunu başlığında “koruma”nın öne çıktığı bir kanun ile yaptık.” (Tarımeri, 2010, 178). Hukuk üç temele dayanmaktadır. Vicdan, adalet duygusu ve gelenek. Çocuk hiçbir biçimde cezalandırılamaz derken ağır ceza verilmesini daha da anlamsız, vicdandışı, adalet duygusundan uzak ve kültürümüze ters olduğunu düşünmekteyim.

Çocuk Koruma Yasasının amaç maddesinde amaç “Korunma ihtiyacı olan veya suça sürüklenen çocukların korunmasına, haklarının ve esenliklerinin güvence altına alınmasına ilişkin usûl ve esasları düzenlemektir” (Md. 1) derken hiç cezalandırmadan sözetmemektedir.

Kapsamı düzenleyen 2. Madde, “korunma ihtiyacı olan çocuklar hakkında alınacak tedbirler ile suça sürüklenen çocuklar hakkında uygulanacak güvenlik tedbirlerinin usûl ve esaslarına”

ilişkin hükümleri kapsar derken tümce gene koruma ağırlıklı düzenlenmiş, arkasından sanki daha az maddeli bir ekleme imiş gibi “çocuk mahkemelerinin kuruluş, görev ve yetkilerine ilişkin hükümleri” kapsadığı belirtilmiştir.

Temel ilkeleri düzenleyen 4. Maddeye de bakıldığında çocuk haklarının korunması, güvence altına alınması, esenliğinin gözetilmesi, ayrımcılığa tabi tutulmaması, katılımlarının sağlanması, özel ihtimam gösterilmesi, çocuğun eğitim ve öğretiminin, kişilik ve toplumsal sorumluluğunun geliştirilmesi, tedbir ve hapis cezalarına son çare olarak başvurulması, toplumsal sorumluluğun paylaşılmasının sağlanması, kimliğinin saklanması gibi korunma ağırlıklı ve anlamlı cümleler okunmaktadır. Oysa bu maddelerin çizdiği çerçeveye uygun yasada hemen hemen hiçbir madde bulunmamaktadır. Sadece ikinci kısımda yargılama süreci içinde çocuk için getirilen özel koruma önlemleri vardır. Sonuç olarak birinci ve dördüncü kısımlar hukuksal olarak gerekli genel düzenlemelerdir. Çocuk koruma ile ilgisi yoktur. Tedbir çeşitlerinin açıklanması ve güvenlik tedbirleri, SHÇEK kuruluşlarında barındırılma gibi koruyucu görülen maddeler gerçek anlamdaki çocuk koruma maddeleri değil, hukuk çerçevesindeki çocukları koruma önlemleridir. Sadece koruyucu ve destekleyici tedbir çeşitlerini veren beşinci madde sosyal hizmetler çerçevesinde düşünülebilecek önlemlerdir; ancak bunların da tanımları yapılmış ve ancak o önlemlerin uygulanması için gerekli düzenlemeler yasada yer almamıştır.

SUÇLULUK VE SOSYAL HİZMETLER

Suçluluk ike sosyal hizmetler birbirinden ayrılamaz bir bütünün parçaları olmak gerektir. Oysa sosyal hizmetler Çocuk Koruma Yasasında çok yetersiz kalmıştır. Ya da tersi deyişle 2005 tarihli Çocuk Koruma Yasası koruyucu ve önleyici sosyal hizmetler yönünden çok yetersiz kalmıştır. Örneğin, soruşturma başlıklı 15. Maddenin birinci bendinde, suça sürüklenen çocuk hakkındaki soruşturma çocuk bürosunda görevli Cumhuriyet savcısı tarafından bizzat yapılır dendikten sonra maddenin ikinci bendinde “çocuğun ifadesinin alınması veya çocuk hakkındaki diğer işlemler sırasında, çocuğun yanında sosyal çalışma görevlisi bulundurulabilir.” denmektedir. Bulundurulabilir demek sosyal çalışma görevlisinin çocuğun yanında bulundurulması zorunlu değildir demektir. Oysa yargı karşısındaki “çocuğun” ya da gencin yanında bir sosyal çalışma görevlisi onun için rahatlatıcı ve sakinleştirici bir destektir. Adli yargılamayı kolaylaştıracak ve doğru kararı sağlayacak bir ögedir. Yargıcın gündelik kararına bırakılmamalıdır.

Buradaki boşluğu doldurmak için olacak, maddenin üçüncü bendinde “Cumhuriyet savcısı soruşturma sırasında gerekli görüldüğünde çocuk hakkında koruyucu ve destekleyici tedbirlerin uygulanmasını çocuk hâkiminden isteyebilir.” denerek sosyal çalışma görevlisinin yokluğunun yarattığı boşluğun doldurulması kaygısıyla olacak savcının müdahalesini getirmiştir. Oysa, düzenleme öyle olmalıydı ki, bu önlemlerin uygulanmasını sosyal çalışma görevlisi isteyebilmeliydi. Çünkü, çocuğun yüksek yararı bu alanda öğretim görmüş elemanlar bir savcıdan herhalde daha iyi görebilir, değerlendirebilirler. Ve bu tedbirlerin uygulanması hukuk kurallarını bilen ve bu çerçevede yoğunlaşmış yargıcın güncel kararına bırakılmamalı, uygulanmaları sosyal çalışma boyutu ile daha kesin kurallara bağlanmalı idi. Kaldı ki, üçüncü bendde de konu kesinleştirilmemiş, savcının kişisel düşüncesine bırakılmıştır. Bu durum, çocuğun ya da gencin yüksek yararı ilkesine uygun değildir.

ÇOCUK MU GENÇ Mİ?

Bu yazının çerçevesinde çok önemli bir noktaya daha deyinmeden bu yazının bütünlüğü sağlanamaz. Türkiye’de 1979 yılında kabul edilen ilk Çocuk Mahkemeleri Yasasında caza yükümlüğü altına sokulan yaş grubu çocuk olarak nitelendirilmiştir. Oysa çağdaş anlayışta

“çocuk” cezalandırılmaz. Çünkü çocuktur. Ehil değildir. Hukuksal ehliyeti yoktur. Kandırılmaya, çeldirilmeye açıktır. Bu nedenle çocuk yargılanmaz ve cezalandırılmaz. Çocuk eğitilir, ıslah edilir, – hukuk kapsamında – doğru yönde geliştirilir. Ve çocuk bu eğitim ve ıslah sürecinden sonra birgün “çocukken” yaptıklarının ne kadar yanlış olduğunu düşünür ve bir daha böyle yanlışlıklar yapmamak için titiz olur, doğru olur, iyi bir yurttaş olur. Bunun tersi düşünülemez. Çocuk, eğitilir, değiştirilir ve kazanılır.

Bunun için aile ve – olumlu – geleneksel kültürün biçimlendirmesi dışında devletin kendisine sunduğu iki düzenek vardır: Örgün eğitim ve sosyal hizmetler. Örgün eğitimin sorumlusu öğretmen ve kendisine yardım eden bir takım, sosyal hizmetlerin sorumlusu sosyal çalışmacı ve kendisine yardım veren bir takımdır.

Şu anda yaş tartışmıyorum. Yaşı 15 olsun, 16 olsun, 18 yaşına kadar cezai ehliyete sahip olduğu düşünülen yaş grubu gençtir. Tüm Avrupa ve ABD bu yaş grubunu genç olarak tanımlar. İlkgençlik de deseniz gençtir. Gençler, 15-16 yaşlarında sınırlı da olsa doğru ile yanlışı ayırma ehliyetine sahip kesimdir. Dolayısıyla yargılanabilir. Kuşkusuz yetişkinlerin yargılanma yöntemlerine uygun değil, kendi yaşlarına uygun yöntemlerle… Bu nedenle çağdaş dünya “gençlik mahkemeleri” kavramını geliştirmiş, uygulamalarını başlatmıştır. Bu mehkemelere İngilizce’de “juvenile court”, Almanca’da “Jugendgericht”, Fransızca’da “tribunal pour enfants” denir.[5]

Ad olarak, İngilizce juvenile genç, erken genç anlamlarına gelmektedir. Diğer dillerde de bu kavram buna yakındır. Dutch (Hollanda’da) juveniele, jongeren; Almanca jugendlich/e, Portekizce juvenil, İspanyolca joven, moceril olarak kullanılmaktadır.

Sadece gençlik mahkemesi yasasında değil Almanya’da bugün Türkiye’de yürürlükte olan Çocuk Koruma Yasasının muadili olan yasanın adı da Gençlik Koruma Yasasıdır (Jugendschutzgesetz). Türkçe’de bize Çocuk Mahkemeleri Yasası diye kavrattıkları yasanın Almanya’daki denginin adı da Gençlik Mahkemesi Yasasıdır (Jugendgerichtsgesetz).

Dünyada hemen hemen tüm ülkelerde bu mahkemelerin gençlik mahkemeleri olarak kullanılması bir yana, anlam ve kültür açısından da hukuk içinde çocuğun cezalandırılmaması çağdaş bir anlayıştır. Kuşkusuz buradaki genç, 18 yaş üstündekiler de gençtir gibi tartışmaların çok dışında bir nitelendirmedir. Burada genç kavramı ilkgençlik, erken gençlik dönemini nitelendirmektedir ve ancak 14-15 yaşın üzerindekilere artık çocuk denmemesi genç denmesi de ayrıca gelişim pedagojisi açısından doğru olacaktır.

Örneğin, Çocuk Koruma Yasasının 16. Maddesinde çocuğun gözaltında tutulması diye bir ifade vardır. Çocuğun gözaltında tutulmasına çağdaş çocuk anlayışı alışkın değildir. Çocuk gözaltında tutulmaz, koruma altında tutulur. Ancak suç algılama yetisi daha gelişmiş olan gencin gözaltına alınması ve tutulması anlaşılabilir.

Bu nedenlerle Türkiye’de de çocuk mahkemesi yerine gençlik mahkemesi, çocuk yargılaması yerine gençlik yargılaması denmesi her bakımdan uygun olacaktır.

SONUÇ

İlk elde yapılması gereken değerlendirme şudur: Çocuk Koruma Yasası bir koruma yasası değil cezalandırma yasasıdır. Yasanın adı ile içeriği örtüşmemektedir. Örneğin, 2. Maddesinde, bu yasanın “çocuk mahkemelerinin kuruluş, görev ve yetkilerine ilişkin hükümleri” kapsadığı belirtilen bir yasaya nasıl Çocuk Koruma Yasası adı koyulabilir, anlamak olanaksızdır.

Yukarıda tanıttığım iki Almanya yasası ad ve ada uygun beklenen içerik olarak Almanya’da çocuk ve gençlik alanında bizim Çocuk Koruma Yasamıza (Nr. 5395) karşılık gelen iki yasadır. Almanya’da çocuk koruma kavramı ile yapılan yasalar içerik olarak da gerçekten çocuk ve gençlerin korunmaları için gereken düzenlemeleri kapsamaktadır. Çocuklar için ceza düzenlemelerini içermez. 5395 sayılı Çocuk Korunma yasası varolan içerik olarak Almanya’nın Gençlik Mahkemeleri Yasasına karşılık gelen bir yasadır. Temel çelişki buradadır. Bu nedenle sosyal çalışma ve sosyal hizmetler gözüyle bu yasayı iki ciltlik kitabında değerlendiren Nihat Tarımeri haklı olarak bu 5395 sayılı yasayı koruma ve yargılama başlıklarıyla ayrıntılı biçimde irdelediği iki kitabına Çocuk Koruma(ma) Kanunu adını vermiştir. Tarımeri, özellikle çocuk koruma başlığı altında “çocuklara” “ağır ceza” düzenlenmesine ısyan etmektedir. (Bkz. Kaynakça, Tarımeri, 2009, Ankara).

Öteyandan, çağdaş hukukta çocuk – hukuksal anlamda – cezalandırılmaz, korunur. Oysa tüm ceza sistemimizde yargılanan ve cezalandırılana çocuk olarak bakılmakta ve yazılmaktadır. Oysa çocuk değil genç yargılanmalı ve cezalandırılmalıdır. Uluslararası hukukta çocukluk cezalandırılması gereken değil korunması gereken yaş dilimidir. Bu ilke hatta zamanla her yaş grubu için geçerli duruma gelmiştir. Ceza yaşa göre, ıslah edici nitelik ve kapsamda verilir. Bu nedenle çocuk için ceza, hele hele ağır ceza ıslah edici değil, oluşturucu ve eğitici değil, yıkıcı ve toplum dışına iticidir.

Çocuk ve gençlerin korunmaları için ayrı korunma içerikli bir yasa çıkarılmalı, gençlik suçluluğu ve cezalandırılması ile ilgili yasa ayrılmalı; ayrıca düzenlenmelidir.

İçinde bulunduğumuz durumda Çocuk Koruma Yasasında çocuk korunması ile ilgili olarak yargıca oldukça geniş bir olanaklar perspektifi sunulmuştur. Yargıç geniş bir karar yelpazesine sahiptir. Bu durum bir ceza yasası için olumlu bir esnekliktir. Yargıçlar bundan yararlanmalı ve cezalandırmadan çok korunmaya ağırlık verecek hükümler geliştirmelidirler.

Riyad Kurallarınca düzenlenmiş olan genç suçluluğuyla ilgili olan organların personeline gençlerin özel gereksinimlerine yanıt vermeyi bilmeleri ve gençleri yargı sistemi dışına taşırabilmeyi hedefleyen olanak ve programları tanımaları ve olabildiğince kullanmaları için gerekli formasyonu vermek üzere sürekli eğitimler düzenlenmelidir. Ve bu personelin başında AB ülkelerinde olduğu gibi özel bir eğitimden geçirilen sosyal çalışmacılar bulunmalıdır. Çünkü onlar, öncelikle çocuk ve gençliğin korunmaları kapsamında yürütülen ve Alman yasasında çocuk ve gençlik yardımları olarak ifade edilen sosyal hizmetlerin baş düzenleyicileri, geliştiricileri ve yürütücüleridir. Sosyal hizmetler düzenlenmeden, geliştirilmeden ve yürütülmeden Çocuk Koruma Yasasının adında geçen koruma, çocuk ve gençlerin korunmaları sadece sözde kalacaktır, çünkü.

KAYNAKÇA

Beijing (Pekin) Kurallarınca (Birleşmiş Milletler Çocuk Ceza Adaleti Sisteminin Uygulanması Hakkında Asgarî Standart Kurallar), BM Onay: 29 Kasım 1985, Sayı: 40/33.

Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, TC Resmi Gazete: 27.01.1995, Sayı: 22184.

Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun, No: 2253, TC Resmi Gazete Gün: 21.11.1979, Sayı: 16816

Çocuk ve Gençlik Yardımı Yasası (Kinder- und Jugendhilfegesetz, KJHG). Sozialgesetzbuch (SGB) – Achtes Buch (VIII) – Kinder- und Jugendhilfe – (Artikel 1 des Gesetzes v. 26. Juni 1990, BGBl. I S. 1163)

Çocuk Koruma Kanunu, No: 5395, TC Resmi Gazete Tarih: 15.07.2005, TC Resmi Gazete Sayı: 25876

Gençleri Koruma Yasası (Jugendschutzgesetz (JuSchG)), Federal Resmi Gazete: 23 Temmuz 2002, s. 2730; 2003, s. 476.

Havana Kuralları (Özgürlüğünden Yoksun Bırakılmış Çocukların Korunmasına İlişkin Birleşmiş Milletler Kuralları), BM Onay: 14 Aralık 1990, Sayı: 45/113.

IJAB, Uluslararası Gençlik Hizmetleri Bilgi Bankası, FEDERAL ALMANYA CUMHURIYETİ, Godesberger Allee 142-148, 53175 Bonn, 2008

Polat, Oğuz, http://www.kriminoloji.com/cocuk%20suclulugu.htm (Erişim: 20 05 2010)

Riyad İlkeleri (Çocuk Suçluluğunun Önlenmesine İlişkin Birleşmiş Milletler Yönlendirici İlkeleri), BM Onay: 14 Aralık 1990, Sayı: 45/112.

Tarımeri, Nihat. 2007, Çocuk Koruma(ma) Kanunu, Kitap 1, Çocuk ve Gençlik Koruma Sistemi ve Uygulamalarına Bakış ve Tesbitler, Ankara, SABEV Yayını, Sosyal Çalışma Dizisi: 14.

Tarımeri, Nihat. 2008, Çocuk Koruma(ma) Kanunu, Kitap 2, Çocuk ve Gençlik Yargılama Sistemi ve Uygulamalarına Bakış ve Tesbitler, Ankara, SABEV Yayını, Sosyal Çalışma Dizisi: 20.

Tarımeri, Nihat. “Batı’da ve Türkiye’de Karşılaştırmalı Sosyal Koruma Örnekleri.; Çocuk ve Gençlik Hukuku”, iç: Şeker, Aziz. Küreselleşme ve Sosyal Devlet, Ankara: SABEV Yayını, Sosyal Çalışma Dizisi: 22, 2010, s. 165- 215.

*

[1] Türkiye tarafından Çocuk Hakları Sözleşmesinin 17, 29 ve 39 uncu maddelerine Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Lozan Antlaşması hükümleri çerçevesinde çekince konulmuştur.

[2] Bu tür fillere Gençleri Koruma Yasasında (Türkiye’deki Çocuk Koruma Yasasının dengi olduğunu anımsayalım) , verilen para cezasının Elli bin Euroya kadar arttırılabileceği düzenlenmiştir.

[3] Çocuk ve Gençlik Yardımı Yasasının yürürlüğe girmesiyle o güne değin geçerli olan 1922 tarihli Çocuk Refahı Yasası (Jugendwohlfahrtsgesetz (JWG) (in der Fassung von 1963) yürürlükten kaldırılmıştır.

[4] Bu yasaya göre çocuk ve genç hukuksal olarak dört kavram altında toplanmıştır. Çocuk, genç, genç ergin ve genç insan. Genel olarak 14 yaşına gelmeyenler çocuk, 14’ten başlayarak 18 yaşını doldurmayanlar gençtir. Genç ergin ya da ergin kavramı 18’den başlayarak 27 yaşını doldurmayan, genç insan kavramı henüz 27 yaşına girmeyenleri anlatmaktadır. Ancak, çocuk ve gençliğin korunmalarının pekiştirilmesi adına, yasanın belirli maddelerine göre tanımlarda değişiklik görülmektedir. Örneğin, yasanın birinci maddesinin ikinci fıkrasına ve başka birkaç maddeye göre 18 yaşına gelmeyenler çocuk olarak kabul edilmektedir.

[5] Fransızca bilmiyorum. tribunal pour enfants karşılığı olarak sözlükler çocuk mahkemesi yazıyor ve enfants
sözcüğü de çocuk olarak yazılmış. İnternetteki diğer sözlükler de daha çok çocuk yazıyor, ancak genç olarak
yazanlar da var.



You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir